Gazze’de her gün Aşura, her yer Kerbela’dır
Yıl 680…
Gün Aşura...
Yer Kerbela...
Kerbelâ çölünde susuzluğa mahkûm edilen mazlumların gözyaşları, zalimlerin kılıçlarından akan kana karışıyordu. Hz. Hüseyin, bir ömür adaletin ve hakikatin izinden yürümüş bir Peygamber torunu olarak, zilletle boyun eğmektense, izzetle can vermeyi seçmişti.
Bedeli ise; ailesi, yoldaşları ve canı olmuştu.
O gün yalnızca Hz. Hüseyin değil; adalet, iffet, emanet, onur, iman ve kardeşlik de şehit edildi.
Fakat bilmediler ki Kerbelâ’da toprağa düşen her damla kan, ümmetin vicdanında kıyamete dek yankılanacak bir nida bıraktı:
“Zulme rıza zulümdür!”
Bugün ise Gazze…
Bir Kerbelâ kadar susuz, bir Aşura kadar kanlı.
Yezid’in sarayı Tel Aviv’de kurulmuştur.
Zülfikâr, artık Filistinli çocuğun taşındadır.
Zeyneb, bugün yıkık bir evin enkazında kardeşinin başını aramaktadır.
Çocukların gözleri korkuyla açılıyor sabahlara, anneler evlatlarının bedenlerini kefenle değil, battaniyeyle sarıyor. Tıpkı Kerbelâ’daki gibi zalimler kibirle gülüyor; mazlumlar onurla ölüme yürüyor.
Tarihler değişse de, zulmün yüzü asla değişmedi.
Kerbelâ, yalnızca bir çölün ortasında yaşanmadı.
O, tarihin her döneminde yeniden kurulan bir meydandır.
Bugün Gazze’de, dün Halep’te, evvelsi gün Bosna’da, daha öncesinde........
© Doğruhaber
