menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aileyi korumak sosyolojik ve kültürel bir zorunluluktur

14 0
26.04.2025

Kadim toplumumuzun yapı taşlarından biri olan aile, tarih boyunca çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmış; ancak hiçbir dönem, bugünkü kadar kimliksel, ahlaki ve kültürel bir erozyona maruz kalmamıştır. Geleneksel değerleri, inanç temelli normları ve fıtrî yapıyı hedef alan söylemler, artık sadece bireysel tercih değil, kurumsal ve küresel bir ideolojik dönüşümün parçası hâline gelmiştir.

Ailenin krizini bir anne anlatıyor:

“Ben artık çocuklarıma hangi diziyi izleyip hangisini izlememesi gerektiğini anlatamıyorum. Çünkü hepsinde bir şekilde aileye aykırı bir yaşam biçimi normalleştiriliyor. Küçük oğlum ‘Anne, erkekler de erkeklerle evlenebiliyormuş, neden bizim dinimiz buna karşı?’ diye sorduğunda ne cevap vereceğimi bilemedim.”

Bu sözler, bize sadece bir annenin çaresizliğini değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerini yıpratan, yıkmaya çalışan medya dilini ve dayatılan cinsiyetsizleştirme politikasını da açıkça gösteriyor. Bu, münferit bir vaka değil; aksine küresel bir sosyal mühendislik projesinin, özellikle genç zihinleri hedef aldığı bir dönemin özetidir.

Sapkınlıkların Yeni Kıyafeti: Normalleştirme Stratejisi

Günümüzde zina, sadakatsizlik ve cinsel sapkınlıklar sadece bireysel bir tercih gibi lanse edilmekle kalmıyor; aynı zamanda medyada, eğitimde ve sosyal........

© Doğruhaber