Gazze Benim Meselem Değil Sorunsalı
İnsanoğlu olarak bizler basit denklemler üzerinden hayatı yorumlarız. Etrafımızda cereyan eden olayları basit dikotomiler, yani birbirine zıt olan ikilikler üzerinden anlamaya çalışırız. Bundan dolayı bir olayı ele alırken bu olayın iyi mi veya kötü mü olduğunu düşünüp dururuz. Benzer şekilde, karar vermek üzere olduğumuzda bu kararın doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu tartışırız. Aynı minvalde, bir ticarete girecekken bu ticaretin karlı mı ya da zararlı mı olduğunu hesaplarız. Nihayetinde böyle net ayırımlar yapmaya çalışırız. Böylece zihnimiz ve hayatımız daha derli toplu olur.
Hiç şüphesiz hayatımızı idame ederken sıklıkla başvurduğumuz dikotomilerden biri de zalim-mazlum ikililiğidir. Buna göre bir haksızlığa şahitlik ettiğimizde, bu durum bizi mazlumdan yana taraf olmaya yöneltir. Bir kişi veya grubun acı çektiğini gördüğümüzde, temel sezgilerimiz bizlerin hemen o kişi veya grup ile bağdaşım kurmamızı sağlar. Böylelikle zalime karşı tepki olmaya, mazluma da kol-kanat olmaya çalışırız. Elimizden hiçbir şey gelmediği durumlarda ise zalime karşı en azından buğz, mazluma karşı da asgari merhametimiz harekete geçmektedir. Böylelikle vicdanımız rahat, zihnimiz de berrak hale gelmiş olur.
Yakın tarihimizde zalim ve mazlum ayırımının Gazze’deki gibi apaçık bir hale geldiği çok az vakıa vardır. Buna........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d