menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'den bir "#metoo" hareketi çıkar mı?

11 0
previous day

Türkiye son günlerde sanat ve medya dünyasından peş peşe gelen ifşalarla sarsılıyor. Fotoğrafçı Mesut Adlin’in reşit olmayan biriyle uygunsuz mesajlarının ortaya çıkmasıyla başlayan süreç, fotoğraf sanatçısı Dilan Bozyel’in oyuncu Mehmet Yılmaz Ak hakkında “silah zoruyla taciz” iddiasında bulunması ve genç oyuncu Doğa Lara Akkaya’nın Tayanç Ayaydın’ın ısrarlı mesajlarını ifşa etmesiyle daha da büyüdü. Daha önce eski sevgilisine şiddet uyguladığı iddiasıyla yargılanan Ozan Güven ise kamuoyu baskısının ardından rol aldığı müzikalden çekilmek zorunda kaldı. Tüm bu olaylar, uzun yıllardır fısıltıyla konuşulan ama “normal” sayılarak görmezden gelinen taciz kültürünün artık saklanamadığını gösteriyor. Kadınlar konuşuyor ve erkekler hesap veriyor.

GÜLŞENİN AÇIKLAMASINDA HALKI AMA YA KADININ BEYANI?

Son ifşalarla birlikte bazı ünlü isimler, Gülşen’in sözlerinde olduğu gibi, “Suç ispatlanana kadar herkes masumdur” diyerek tepkilerini dile getirdi. Elbette hukuk sisteminde masumiyet karinesi vardır ve bu ilke yargılamanın adil olması için gereklidir. Ancak mesele sadece mahkeme salonlarından ibaret değil. Kadınlar yıllardır bu ilke arkasına sığınılarak susturuldu: “Elinde delil yoksa konuşma, kanıtlayamazsan suçlu sen olursun.”

İşte bu noktada hukuki ilkeyi toplumsal gerçeklikten ayırmak gerekiyor. Çünkü kadınların yaşadıkları psikolojik baskı, utanç ve korku onları delil toplamaktan bile alıkoyuyor. Birçok vakada belgeler yok edildi, şahitler susturuldu, kadınların beyanı görmezden gelindi. Böyle bakıldığında, “suç ispatlanana kadar masumiyet” vurgusu, farkında olmadan erkeklerin elini güçlendiriyor ve kadınların cesaretini kırıyor.

Bugün yapılması gereken, hukuki süreci inkâr etmeden, kadınların beyanına alan açmaktır. Çünkü kadınların ifşaları sadece bireysel intikam değil, toplumsal bir çığlıktır. Eğer her seferinde “kanıt getir” denirse, kadınlar yeniden susmaya itilir. İşte tam da bu yüzden, kadınların beyanı esastır.

FLÖRT NEREDE BİTER, TACİZ NEREDE BAŞLAR?

Flört, karşılıklı rıza ve hoşnutluğa dayalıdır. İki tarafın da keyif aldığı, birbirini onayladığı, sınırların karşılıklı gözetildiği bir iletişimdir. Bir bakış, bir söz, bir iltifat ancak karşı tarafın gönüllü rızasıyla anlamlıdır. Ama kadın rahatsız hissettiği anda ve “hayır” dediğinde durum değişir. Psikolojik açıdan tacizin başladığı nokta çok açıktır. Kadının içgüdüsü rahatsızlık sinyali verdiğinde, kendini baskı altında, değersiz ya da korkmuş hissettiğinde artık flört sona ermiş ve taciz başlamıştır. Klinik........

© Dizi Doktoru