menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 22. Cüz

5 0
22.03.2025

AHZAB SÛRESİ

45/46- “Ey Peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik.”

Peygamberler insanoğlunun en önemli bilinmezlerine Allah’ın lütfu ve izniyle ışık tutar.

Âyette Peygamberimiz (s.a.s)’e insanlığın yolunu aydınlatan nur anlamında Sirâc-ı münîr (aydınlatan ışık) denmiştir.

72- “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir.”

Allah’ın kullarına verdiği emanet, insandan daha büyük, güçlü ve dayanıklı gibi görünen göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı kadar ağır ve önemlidir. Bu ağırlıkta ve önemdeki emaneti insan yüklenmiştir. Çünkü bunu yüklenecek kabiliyet ve yetenektedir. Öte yandan neyi yüklendiğinin farkında değildir.

İnsana verilen yükümlülük kabiliyeti çok değerli bir emanettir, hakkı verildiği takdirde insan, onun sayesinde eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en değerlisi ve şereflisi) olur; hakkını veremezse, şeytana uyarsa aşağıların aşağısına yuvarlanır.

İşte bu yüzden emanet, insandan başka bir mahlûkun yüklenmeye cesaret edemeyeceği kadar büyüktür, önemlidir ve değerlidir.

SEBE SÛRESİ

13- “...Şükür için çaba gösterin. Kullarım arasında hakkıyla şükredenler pek azdır.”

“Hakkıyla şükredenler” diye çevrilen şekûr için;

Aczini ve kusurlarını itiraf ederek kalbini, dilini, bedenini ve vaktinin çoğunu şükrün gerçekleştirilmesine veren; içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bütün durumlarda şükretme yolunu seçen kişi gibi açıklamalar yapılmıştır.

Bazı müfessirler “Şekûrdan maksat, şükretmekten âciz olduğunu anlayan kişidir” açıklamasını yapmışlardır.

Âyette şükürden âciz olduğunu idrak edebilenlerin ve zorluk anında şükredenlerin çok az olduğuna da işaret edilir.

14- “Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü, ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.”

Rivayete göre Hz. Süleyman ayakta ansızın vefat etmiş, bir süre bastonuna dayalı olarak öylece kalmış, cinler onun öldüğünü bilememişlerdi. Bir ağaç kurdu bastonu kemirmiş, baston kırılınca Hz. Süleyman yere düşmüş ve böylece öldüğü anlaşılmıştı.

Gaybı yalnız Allah bilir, gaybı bildiğini iddia ederek değişik sömürü yollarına başvuranların sahtekârlığını ortaya koyma açısından bu kıssa canlı bir örnek olarak göz önüne getirilmelidir.

Ayrıca âyet, rüzgârın ve cinlerin emrine âmâde kılındığı, muhteşem bir........

© Diyanet Haber