Onların bombaları varsa Gazze’nin “Hulk”u var
Milyon dolarlık soru: Biz, o perdeye yansıyanların seyircisi miyiz yoksa hedefi mi?
Bir zamanlar sinema, insanın hikâyesini anlatan bir sanattı. Bir yönetmen, bir senarist, bir oyuncu; hepsi insan ruhunun derinliklerinde bir yer arardı. Ama artık o karanlık salonda izlediğimiz şey sadece bir film değil; bir ideolojinin, bir yaşam biçiminin, hatta bir medeniyetin pazarlama aracına dönüşmüş sinsi bir gösteri. Perdeye yansıyan ışık, artık sadece hikâyeleri değil, zihinleri de şekillendiriyor. Farkında olmadan, bir toplum olarak başkasının rüyasını izliyoruz.
Hollywood’un “altın çağı” dedikleri şey, aslında kültürel emperyalizmin en parlak dönemidir. Silahlarla alınamayan coğrafyalar, filmlerle fethedilmiştir. Kahraman hep “onlar”dır, kötüler genellikle “biz.” Bir ülke, dünyayı nasıl görmek istiyorsa o bakışı beyaz perdeye taşır. Ve milyonlarca insan, o gözlerle bakmaya başlar.
Bugünse o gözler, Gazze’de yaşananları görmemek için bilinçli biçimde kapanıyor. Hollywood’un ışıltılı kırmızı halısında insanlığın vicdanı sık sık ayaklar altında kalıyor. Kamera flaşlarının arasında “özgürlük” nutukları atan yıldızlar, konu Gazze’de bombalanan çocukların görüntüleri olduğunda sessizliğe gömülüyor. Kimi zaman........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon