Putin-Trump buluşmasının trajik sonucu: Ruslar Alaska’yı Conilere bıraktı!
Dünya medyası birkaç gün önce, ABD ve Rusya devlet başkanlarının 5 saat süren Alaska zirvesine kilitlenmişti. İki lider, ABD'nin Alaska eyaletindeki Anchorage kentinde yer alan Elmendorf-Richardson askeri üssünde bir araya geldi. Zirve öncesinde bazı Avrupalı liderler, Trump’a Ukrayna savaşıyla ilgili kendi beklenti ve kaygılarını içeren ön bilgiler iletmişti. Kamuoyuna ise zirvenin ana gündeminin, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi ve taraflar arasında kabul edilebilir bir barış zemini oluşturulması olduğu empoze edildi.
Ancak görüşmenin gerçek gündemi, Avrasya ile Atlantik blokları arasında güç paylaşımının yeniden tasarlanmasıydı. Moskova-Washington hattındaki bu buluşma, Avrupa’nın stratejik geleceğinin Avrupalı aktörler olmaksızın belirlendiğini ortaya koydu. Enerji koridorlarından askeri nüfuz alanlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada artık Avrupa belirleyici bir güç olmaktan çıkıyor.
Zirvenin Alaska’da yapılması da sembolik bir mesaj taşıyordu: Soğuk Savaş’ın iki kutbu, kutup bölgesinde dünya düzeninin yeni parametreleri üzerinde uzlaşı arıyor. Ukrayna dosyası yalnızca görünen başlıktı; arka planda Çin’in Pasifik’te kurduğu yeni ekonomik düzen, Kuzey Kutbu’ndaki enerji rezervleri ve Orta Asya’daki nüfuz mücadelesi de masadaydı. Avrupa başkentlerindeki huzursuzluk da bu yüzden: kıtanın geleceği, dünyanın diğer ucunda iki büyük güç tarafından şekillendiriliyor.
Avrupa bu pazarlıktan dışlanmış olmanın rahatsızlığını derinden hissediyor. ABD’ye stratejik bağımlılık içinde olan Avrupa ülkeleri ile Zelenskiy yönetimi arasında ciddi bir huzursuzluk oluşmuş durumda. Avrupalı jeopolitik uzmanların ilk tepkileri, bölgesel hayal kırıklığının derinleştiğine işaret ediyor.
Tarihsel tecrübeler, sistem dışına itilen güçlerin radikalleşmeye eğilimli olduğunu gösteriyor. Bu nedenle Avrupa siyaseti şu anda son derece kırılgan bir evreden geçiyor. Kararlar aceleyle alınıyor, stratejik sabır ve uzun vadeli düşünme becerisi geri plana itiliyor.
Avrasya cephesinden bakıldığında, bu görüşme, Rusya’nın Ukrayna sahasından sonra Kafkasya ve Orta Asya’da yeni pozisyonlar alacağının işareti olarak da okunabilir. Dolayısıyla Alaska Zirvesi, Batı ittifakının çözülmesine hız kazandıran kritik bir jeopolitik kırılmayı temsil ediyor.
ABD’nin federal devlet yapısı, 50 eyalet ve ayrıca başkent Washington’u içeren “District of Columbia”dan oluşur. Alaska da bu eyaletlerden biridir. Ancak coğrafi olarak ana karadan kopuk oluşu, sert iklimi ve stratejik açıdan askeri üsler dışında çok fazla diplomatik aktiviteye alışık olmaması sebebiyle, uluslararası zirveler için akla gelen ilk yer değildir. Uzaklık, ağır kış şartları ve sivil altyapının sınırlılığı göz önünde bulundurulduğunda, “Neden Alaska?” sorusu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
O halde asıl üzerinde durulması gereken nokta şudur: Trump yönetimi böyle sembolik önemi olan bir buluşma için neden özellikle Alaska’yı tercih etti? Bu seçim, diplomatik bir nezaketten ziyade, Moskova’ya verilen stratejik mesajların bir parçası olabilir mi? Zira Alaska, tarihsel........
© Dikgazete.com
