menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Papa neden Sultanahmet Camii’nde dua etmedi?

19 55
wednesday

Ataları Kayseri kökenli olan ABD’li Robert Prevost —yani şimdiki Papa XIV. LeoTürkiye’ye gelmeden önce, ziyaret amacı ile ilgili ezoterik masallarla süslü komplo teorileri havada uçuşuyordu. Ziyaret gerçekleştikten sonra da farklı toplumsal kesimlerden benzer tonda, adeta ağız birliği etmişçesine yükselen eleştiriler gündeme damga vurdu.

Ne var ki Papa’nın bu kritik ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Papa XIV. Leo’nun Sivil Toplum ve Diplomatik Heyet Toplantısı öncesinde “Tala'al Bedru Aleyna” ilahisinin neden okunduğu yönündeki tartışmaların gölgesinde kaldı. Böyle olunca ziyaretin diplomatik, kültürel ve jeopolitik boyutları geri plana itildi; tüm dikkat, sembolik bir detayın etrafında şekillenen polemiklere yöneldi.

Sözde bazı Kemalist ve İslamcı odakların, Moskova Patrikliği ile Evanjelist ve Anglikan çevrelerin etkisi altındaki gruplarla birlikte Papa’nın Türkiye ziyaretini eleştirirken neredeyse aynı argüman ve söylemi kullandıkları görüldü. Ancak bu kez, “laiklik elden gidiyor söylemi yerine “din elden gidiyor gibi bir gerekçeye sığındıkları dikkat çekti.

Sosyal medya mecralarından kamuoyuna sirayet eden tepkilere bakılırsa, Papa’nın İstanbul ve İznik’te ayin düzenlemesi bazı çevrelerce Anayasa’daki laiklik ilkesine aykırı görüldü. Ziyaretin, Fener Rum Patrikhanesineekümenik” bir statü kazandırdığı ve bunun Türkiye’nin geleneksel devlet politikasına ters düştüğü iddia edildi. Hatta Atatürk döneminde Papaların Türkiye’ye girişinin yasaklandığı hatırlatılarak, mevcut hükümetin bu ziyarete izin vermesi eleştiri konusu yapıldı.

Bazı yorumculara göre ziyaret, yeniden “Haçlı ruhu” ve “Roma projesi” söylemleri eşliğinde yürütülen siyasi bir operasyon niteliği taşıyordu; Fener Rum Patrikhanesi’nin tüm Ortodoks dünyasının merkezi hâline getirilerek Türkiye – Rusya ilişkilerine zarar verilmesi amaçlanmıştı. Papa’nın bu ziyaretiyle Hristiyanlığın kadim iki kilisesini birleştirdiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tehdit ettiği ve ülkede Hristiyanlığın yükselişe geçtiği yönünde abartılı iddialar da dolaşıma sokuldu.

Oysa Papa, Türkiye programı kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile planlanan görüşmesinin yanı sıra devlet yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve diplomatik temsilciliklere hitaben ilk kamusal konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın barış vurgusuna, Rusya–Ukrayna arasında diyalog çağrılarına ve Türkiye’nin Filistin konusundaki tutumuna yönelik olumlu ifadelerinin ardından geldi.

Papa XIV. Leo, İstanbul’un en sembolik mekânlarından biri olan Sultanahmet Camii’ni ziyaret etti. Bu ziyaret, onun ilk uluslararası yolculuğunun en önemli etkinliklerinden biri olarak, farklı inançlarla diyaloğu güçlendirme ve barış yolları inşa etme çerçevesinde gerçekleşti.

Papa, Mimar Sinan'ın yetiştirdiği öğrencilerinden Sedefkar Mehmet Ağa'nın eseri, tarihi camiye vardığında Müslüman ibadet geleneğine saygı göstererek ayakkabılarını çıkardı. Mekânın estetiğini ise büyük bir hayranlıkla inceledi. Ziyaret sırasında, “sessizlik, tefekkür ve dinleme ruhuyla; orada dua edenlerin inancına ve mekâna duyulan derin saygıyla” hareket ettiğini vurguladı.

Seleflerinin aksine camide dua etmeyi tercih etmeyen Papa XIV. Leo, bu fiili tutumuyla Kur’an’daki el-Kâfirûn sûresi 6. âyetteki (“Sizin dininiz size, benim dinim bana”) düstura uydu ve sembolik saygı gösterdi.

Papa’nın camide dua etmeme iradesi, farklı inançların bir arada var olabileceğine dair güçlü bir diplomatik mesaj gibi gösterilse de gerçekte İslam ile arasına bir mesafe koyduğunun resmiydi. Eğer İslam’ı Yahudilik veya Hristiyan / Katoliklik, Hristiyan / Ortodoksluk gibi ilahi / semavi din görseydi dua etmekten geri durmazdı. Nitekim önceki papalardan XVI. Benedikt ve Francis, camide dua etmişlerdi. Bu açıdan Papa XIV. Leo’nun yaklaşımı hem gelenekle fark yaratıyor hem de diyaloğun kendi sınırlarını çiziyordu.

Buna rağmen bu ziyaret, Türkiye’de ve uluslararası kamuoyunda, Hristiyanlık ve İslam dünyası arasında anlayış ve saygıyı güçlendirme yönünde sembolik bir adım olarak değerlendirildi. Aynı zamanda, Papa’nın camiyi ziyaret eyleminin, farklı dinî kimliklerin bir arada yaşadığı mekânlarda saygı ve anlayış kültürünün önemini vurgulayan diplomatik bir mesaj niteliği olduğu belirtildi.

Papalık maiyetinde, Hristiyan Birliğini Teşvik ile Dinlerarası Diyalog Bakanlıklarının başkanları Kardinaller İsviçreli, 2006'da İsviçre'de Müslümanların minare inşa etme özgürlüğünü destekleyen, aynı zamanda Müslüman ülkelerdeki Hıristiyanlar için daha fazla dini özgürlük isteyen Kurt Koch/Kurt Koç ve Süryani-Malabar Katolik Kilisesi'nden Hintli George Jacob Koovakad da yer aldı. Heyetin bu bileşimi, ziyaretin yalnızca sembolik değil, aynı zamanda Hristiyan mezhepler arası dini birlik ve diyaloğa yönelik güçlü bir mesajdı.

Papa, Mor Efrhem Süryani Kilisesi’nde, Türkiye’de yerleşik Hristiyan........

© Dikgazete.com