Avrasya Jeopolitiğinin parlayan yıldızı Azerbaycan Rusya'ya neden kafa tutuyor?
Moskova-Bakü hattında yükselen tansiyon Avrasya fay hattının uyanışı mı? İsterseniz bu soruya cevap vermeden önce, Bakü Moskova hattında jeopolitik gerilime neden olan Yekaterinburg trajedisinden söz edelim.
27 Haziran sabah saatlerinde Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Rusya'nın ortabatı kesiminde, Sverdlovsk yönetim biriminin yönetim merkezi Yekaterinburg'da Azerbaycanlıların yaşadığı evlerde operasyon düzenledi. Operasyon sırasında iki kişi öldürüldü, birkaç kişi ise yaralandı. Hayatını kaybeden kişiler tanınmış gazeteci Seyfeddin Hüseynli'nin kardeşleriydi.
Yekaterinburg’da gerçekleşen gözaltılar ve sonrasında gelen ölümler, sadece bir adli vakaya indirgenemez. Azerbaycan ile Rusya arasında yaşanan diplomatik kriz, daha geniş bir güç mücadelesinin, daha doğrusu Avrasya'da yeniden şekillenmekte olan güvenlik ve nüfuz haritasının yansımasıdır. Soru artık şudur: Rusya-Azerbaycan ilişkileri bir müttefiklikten mi ibaret, yoksa Rusya'nın, çevre halkları dizginlemek için kullandığı tarihsel bir tahakküm aracından mı?
Rus güvenlik güçlerinin Yekaterinburg’da Azerbaycan kökenli Rus vatandaşlarını hedef alması, zamanlama açısından tesadüf değildir. Rusya, içeride çok etnisiteli yapının getirdiği demografik baskılarla yüzleşmektedir. Ukrayna Savaşı'nın getirdiği askeri ve ekonomik yük, Moskova'nın kontrol refleksini sertleştirmiştir. Bu bağlamda operasyonun sadece kriminal değil, aynı zamanda etnik ve sosyo-politik kontrol amacı taşıdığı düşünülmelidir.
Nitekim Putin yönetimi, 2024 sonrası döneme yönelik stratejik iç istikrar planı çerçevesinde, başta Türk ve Müslüman nüfus olmak üzere bazı topluluklara karşı baskı aygıtlarını yeniden devreye almıştır. Çünkü Kremlin, demografik dönüşümle birlikte, bu toplulukların ileride politik taleplere dönüşecek “kimlik bazlı birikimler” oluşturmasından endişe duymaktadır.
DEGS Kafkasya Güvenlik Uzmanı Emekli Albay Akif Gasımov’un da belirttiği gibi, mesele sadece Azerbaycan Türklerinin hakları değil. Rusya’daki tüm Türk ve Müslüman halklara yönelik sistematik bir korkunun, bastırma refleksinin tezahürüyle karşı karşıyayız. Putin rejimi, demografik yapının değişmesinden, Rus olmayanların kültürel aidiyet geliştirmesinden ürküyor. Bu, bir iç tehdit algısı olarak kodlanmış durumda.
Azerbaycan’ın, diplomatik tepkinin ötesine geçerek Sputnik ofisine operasyon düzenlemesi, sıradan bir protesto değil, egemenlik ve denge stratejisinin sahadaki tezahürü olarak okunmalıdır. Zira bu hamle ile Bakü; iç güvenlik alanını dış müdahalelere karşı dokunulmaz ilan etmiş, Rusya'nın yumuşak gücünü (medya-kültür) hedef alarak karşı baskı kurmuş, kamuoyuna “devlet kontrolü” mesajı vererek siyasi özgüven inşa etmiştir.
Hiç şüphesiz bu çıkış, Bakü’nün yalnızca Moskova’ya değil, aynı zamanda Ankara, Tahran ve Pekin’e yönelik çok eksenli pozisyonunu yeniden tanımlama arayışının işaretidir. Zira Azerbaycan, bölgesel bağımlılıkları minimize eden ve çok taraflı manevra alanı oluşturan bir dış politika inşa etmektedir.
22 Şubat 2022’de imzalanan “Müttefik Etkileşimi Bildirgesi”, o dönemde Moskova’nın Karabağ sonrası........
© Dikgazete.com
