Kitap analizi ve tarihe Türk-Kürt üzerinden belgeleriyle derin analiz!
Ural-Altay soylu Türkler ve Kürtler, tarihlerini iyi bilmeliler. Kürtleri Türkler’den bölmek ve aralarına fitne tohumları ekmek için Kürtçe ve Kürtler hakkında ilk araştırma yapanlar 18. yüzyıldan itibaren Hristiyan misyoner ve ajanlardır çoğunlukla. Hala, bu bölücülük fitnesi devam ettiriliyor.
PKK ve türevleri, emperyalizmin truva atlarıdır, bunların madden/köken ve manen/kültüren Kürt toplumuyla ilgisi yoktur. Doğu ve Batı kaynaklarına göre hazırlanmış bu kitabı, öncelikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da görev yapan öğretmen, memur ve din görevlileri iyi okumalılar.
Ve tabii ki bütün aydınlarımız ve öğretmenlerimiz okumalılar. Etnik bölücülere karşı halkımızı bilgilendirip, dış destekli bölücü fitnenin önüne geçilmelidir. Çok izlenilen medya organlarında halkımız için Türk boyları, Türk dili lehçeleri ve İslam öncesi tarihimiz ve kültürümüz hakkında aydınlatıcı programlar yapılmalıdır.
Özelllikle, Türk/Turan milletini oluşturan Kürt kökenli kardeşlerimiz de böyle kitapları okumalılar ve kültürel hakikatlerini iyi bilmeliler ki emperyalizmin yalan ve fitnesine kanmasınlar. Böylesine kalemi namuslu ilim adamlarımızın bilgileriyle millet, kültür ve tarih birliğimizi bilmeliyiz ve Türk millet birliği ve aydınlanma safımızı sıklaştırmalıyız.
Kürtler hakkında bugüne kadar yazılan eserlerden bu kitabın farkı, önemi ve yeniliği, bugüne kadar Kürtlerin ırki köken olarak kabul edilen Med, İskit/Saka, Elam, Susa, Sümer, Karduk ve Huri gibi eski kavmi ve milletlerin aslında Turani veya Türk soylu olduklarını, Kürt sorununun Türk tarihi ile ilişkisinin tarihi açıdan çözümlenememesinin en büyük nedeni, bizzat Türk tarihçilerinin Türk tarihini M.Ö. 300 - 200 senelik bir geçmişle bunlardan öte götürememiş olmalarıdır.
Başka büyük bir tarihi hata da tarihçilerimizin bize Türklerin Anadolu’ya 1071 yılında geldikleri şeklindeki öğretileridir. Söz konusu tarihte Müslüman Türkler, Anadolu’ya gelmiştir. (s.6)
Bilindiği gibi 18. yüzyıldan bugüne Kürtler hakkında sayısız çalışma yapıldı; bunların büyük bir kısmını batılı seyyahlar, misyonerler, gizli servis ajanları, oryantalistler yapmıştır.
Devrin batı siyaseti icabı Kürtlerin, Türklerden başka ırklarla ilişkilerin kurulması gerekirdi. Bunu yaparken Batılılar, yeri geldikçe işaret ettiğimiz gibi, hem kullandıkları eski kaynaklardaki bilgileri yanlış değerlendirmişler, hem de Kürtleri Türklerden ayrı gösterme taktiğinden dolayı Kürtlerle etnik ilişki kurdukları eski kavim ve milletlerin etnik kökenleri üzerinde durmamışlardır. (s.8)
Batılı araştırmacıların takiple ve onların yayınlarının etkisi ile 20. yüzyıldan günümüze bazı Kürtçü yazarlar da Kürtleri Türk'ten başka her türlü etnik kökene bağlamışlardır. Hatta bu tür çalışmaların etkisiyle bütün ırklardan bağımsız bir Kürt kimliğinin varlığına inanmaya başlamışlardır. (s.8,9)
Buna karşılık bazı Türkçe yazarlar da son zamanlarda Kürtlerin Türklüğü üzerinde durmuşlardır. Ancak bunu yaparken Kürtlerin kendi kökenleri ile ilgili -batılıların etkisi ile- savundukları bütün tezleri reddetme yoluna girmişlerdir. Böylece onlardan Ural Altayların evrensel tarihini tam olarak bilmediklerinden Türk tarihi konusunda yanlışlıklar yapmışlardı.
Dolayısıyla batılıların etkisiyle hem Kürtçü hem de Türkçü yazarlar, tarihin doğrusunun yarısını görüp, yarısını görmeyerek Türk- Kürt meselesini siyasi ve ideolojik kördüğüm haline getirmişlerdir. (s.9)
1632 yılından itibaren Kapuçin ve Dominiken papazlarının Kürtler arasında yoğun bir misyonerlik faaliyetine giriştikleri bilinmektedir. Kürtler arasında etkili bir misyonerlik yapabilmek için Kürtçe öğrenmişlerdir. (s.13)
Bugün Kürtlerin ırki kökenleri olarak savundukları kuramlar 18. yüzyıldan itibaren Batılıların ortaya attığı kuramlardır. Bu kuramlarda, Kürtlerin Türk olmadığı görüşü esasen; 1-) Kürtlerin atası olarak çeşitli Türk olmayan veya olmadığı sanılan eski kavimlerin gösterilmiş olmasına, 2) Türklerin, Ön Asya’ya sonradan geldiklerine dayanır. (s.33)
Aslında bütün tarihsel ve güncel gözlemler, ırkçılığın anavatanının Batı (Avrupa) olduğunu göstermektedir. (s.29)
Tarihçiler yalan söyleyebilir, hata yapabilirler; fakat “Tarih yalan söylemez.” (s.36)
Batılıların........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon