menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir kadın bir masa bir dönüş

10 0
27.11.2025

Bir masa sıradan bir masa değildi; bir kadın orada sessizce çözüldü.

Bir kadının içindeki telaş durduğunda dünya başka bir renge bürünür.

Zihni onu çekiştirmiyordu artık; içinde yıllardır sıkışmış ince bir düğüm, kimseye görünmeden, kimsenin fark etmeyeceği bir sükûnetle çözülüyordu.

Bir ara içinden bir ses yükseldi: “Mesele o değil!”

Ve işte tam o anda ruhunun boğum boğum çözüldüğünü duydu -ses çıkarmayan- bir devrimin içinden geçer gibi.

Küçücük bir masada oturuyordu belki…

Ama o an, fark edilmeden, kendi kendine dönüyordu.

İnsan hep kaçar aslında; kendinden, içindeki yükten, yıllardır dolup taşan o sessiz ağırlıktan…

Hep yaparız bunu.

Bir şeyleri yetiştirmeye, toparlamaya, düzene koymaya çalışırken asıl toparlanması gerekenin içimiz olduğunu unuturuz.

Kendimize dönmemek için bin tane yol buluruz; evi temizleriz, sofrayı kurarız, eşin zamanını düşünürüz, çocuğun okul saatini hesaplarız, dışarı çıkmayı erteler, nefes almayı bile görev hâline getiririz.

İnsan böyle işte…

Dışarıda bir telaş varken içine bakmaktan korkar.

Çünkü bilir: İçine baktığında çözülür.

Ve çözülmek, çoğumuza ağır gelir.

Biz hep yaparız bunu; koşarız, oyalandıkça iyileştiğimizi sanırız.

Oysa mesele hiçbir zaman hız değildi.

Mesele, bir kadının bir gün bir masaya oturup, kendi içindeki sessizliğe teslim olabilmesiydi.

Hepimiz aynı yerlerden geçiyoruz aslında; kadın, erkek, genç, yaşlı…

İnsanlığın yükü, hepimizin omuzlarında aynı ağırlıkla........

© Dikgazete.com