Deniz paylaşıldıkça tükeniyor: MEB rejiminin ekolojik bedeli
Lübnan ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında yıllar önce imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması, geçen günlerde sessiz sedasız yenilendi. Kamuoyuna ‘teknik bir güncelleme‘ gibi sunulan bu adım, gerçekte Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım rejiminin kalıcılaştırılması ve sertleştirilmesi anlamına geliyor. Bir zamanlar barış ihtimaliyle anılan bu coğrafyada artık güncellenen şey çözümler değil, ruhsatlar, bloklar ve sondaj alanları.
Bu yenileme, bölgedeki son jeopolitik dalgalanmalardan bağımsız düşünülemez tabii. Gazze savaşı, İsrail-Lübnan hattındaki kırılgan ateşkes, Avrupa’nın Rus gazına alternatif arayışları ve ABD’nin Doğu Akdeniz’i yeniden bir enerji güvenlik kuşağına dönüştürme girişimleri denizi tekrar ‘stratejik güvenlik alanı‘ ilan etti. Enerji artık yalnızca ekonomik değil, açık bir jeopolitik silah. Lübnan-Kıbrıs anlaşmasının bugün yenilenmesi, bu yüzden teknik değil, bloklaşmanın güncellenmesi.
2006’da o ilk imza atıldığında deniz dalgalarla değil, koordinatlarla konuşulmaya başlamıştı. Bugün o dil daha da sertleşti. Balık değil metreküp, akıntı değil rezerv, rüzgâr değil boru hattı hesaplanıyor. Deniz, ortak bir yaşam alanı olmaktan çıkıp ruhsatlandırılmış bir maden sahasına dönüştürüldü.
Münhasır Ekonomik Bölge denilen şey kâğıt üzerinde........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein