Nobel ekonomi ödülünden çıkan 'Yıkıcı Yaratıcılık'
Yıllar önce henüz lisans ikinci sınıf ekonomi öğrencisiyken, neoklasik ekonomiye eleştirel bakan bir hocamız bizlere, “Nobel Ekonomi ödüllerini yakından takip edin” demişti. Henüz 19 ya da 20 yaşındaki öğrencilerini dünyayı ve sistemi anlamaya yetkin birer yetişkin olarak görerek, o dönemdeki terimiyle küresel ekonomiyi anlamanın anahtarlarını bizlere veriyordu. ‘Nobel ekonomi ödülleri‘ diye devam etmişti, “sistemin ihtiyaçlarını anlatır. Hangi konuya veriliyorsa o konuda hem bir ihtiyaç vardır hem de o yönde adımlar atılacaktır” demişti.
Bu sözleri hiç unutmadım. Her sene heyecanlı bir okur olarak takip ettiğim edebiyat ödüllerinin yanı sıra, Nobel ekonomi ödüllerini de yakından izledim. Hocamızın söylediği gibi oldu her şey. Sistem kendi ihtiyaçlarını ve gelecek adımlarını önceden haber verdi.
Bu ödüller asla ‘politik’ olmadıklarını iddia ederler, her şey bir takım karmaşık hesaplamalara indirgenmiştir. Oysa toplumsal ve insani olanın böylesine ‘teknik’ bir mesele olarak görülmesi zaten politik bir hamledir. Öyle ya, birdenbire hayatınız koskoca bir matematik işleminde bir veri haline gelir.
2025 Nobel ekonomi ödüllerinden aslında eski bir ezber, yani kapitalist büyüme çıktı. Demek ki ekonomik büyümenin yıkıcılığı ve toplumsal bedelleri hala göz ardı ediliyor. Ödülü Joel Mokyr, Philippe Aghion ve Peter Howitt kazandı. Jürinin açıklamasına göre, Joel Mokyr bu ödüle ‘teknolojik gelişmeler yoluyla sürdürülebilir büyümenin ön koşullarını belirlemiş olması nedeniyle‘, Philippe Aghion ve Peter Howitt ise ‘yaratıcı yıkım yoluyla sürdürülebilir büyüme teorisine’ ilişkin çalışmalarıyla layık görüldü.
Sözler şatafatlı olsa da aslında söylenen şey, karlılık artırılmasından başka bir şey değil. Büyümenin eğitime ve sosyal refaha yönelik olmayacağını tahmin etmek için son on seneyi yetişkin olarak yaşamak yeterli.
Ekonomistler arasında Marksist politik-ekonomi perspektifine dair dile getirilen bir espri vardır. Eleştirel ekonomistlerin ‘üç krizden yedisini tahmin ettikleri‘ söylenir. Diğer bir deyişle, bu ekonomistler kriz tellallığı yapmakla suçlanır. Oysa ‘resmi’ üç kriz, sermayenin karlılık ve ‘büyüme’ krizidir. Emekçiler ise her daim krizdedir bu sistem altında. Aslında yediden fazla........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein