Yolsuzluk soruşturmaları ve demokrasi
Demokrasi tarihimiz için karanlık bir sayfa, otoriter ve popülist rejimler bağlamında ise klasik bir hikayeyle karşı karşıyayız.
Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin en büyük şehrinin belediye başkanı.
2019 yerel seçimlerinde oyların çoğunu aldı, hem de iki kez (31 Mart’ta seçim sonucu iptal edilince 23 Haziran’da yeni seçim yapılmıştı, her şeyi o kadar çabuk unutuyoruz ki bir not düşeyim dedim). Ve İstanbul 25 yıl sonra CHP’ye geçti, İmamoğlu da İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanı oldu.
2024 yerel seçimlerinden ise CHP 47 yıl sonra ilk kez Türkiye’nin birinci partisi olarak çıktı. İmamoğlu da yeniden İBB başkanı seçildi.
Söylemeye gerek yok, İmamoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en güçlü rakibi.
19 Mart’ta, yani CHP’nin cumhurbaşkanlığı adaylığı için İmamoğlu’nu resmen aday göstermesine günler kala İmamoğlu ‘terör’ ve ‘yolsuzluk’ suçlamalarıyla onlarca belediye yetkilisiyle birlikte gözaltına alındı.
‘Terör’ suçlamasından değil ama ‘yolsuzluk’ suçlamasıyla tutuklandı ve Silivri Cezaevi’ne gönderildi İBB başkanı.
Hakimlik kararında yolsuzluk suçlamaları tanık beyanları, HTS (geçmişe dönük iletişim trafiği) raporları, kolluk tutanakları ve Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları dayandırılıyor. Anlaşılan o ki bu raporların bazıları İmamoğlu’nun 2019’da İBB başkanı seçilmesinin ardından başlatılan soruşturmalarla ilgili; bazıları da İmamoğlu’nun Balıkesir, İstanbul ve Çanakkale’de bulunan 17 taşınmazına ilişkin. Babasından kalmış Balıkesir’de bulunan beş taşınmazı bile eklenmiş.
Raporu inceleyen araştırmacı gazeteciler raporların somut bir bulgu sunmadığı © Diken
