Kem Gözlere Elif Şafak
Elif Şafak’ın ilk kitabı Kem Gözlere Anadolu‘nun ilk baskısını Mart 1994’te Evrensel Kültür Kitaplığı yaptı. 95 sayfalık, 15 öykü içeren kitabın yeni baskıları yapılmadığı gibi, Elif Şafak bu kitabını yayınlandıktan kısa süre sonra unuttu.
Kem Gözlere Anadolu dosyasını yayınevine ne zaman verdi bilmiyorum ama Elif Şafak’ın dosyayı vermesiyle yayınlanması arasında geçen zaman hayli kısa.
Kitaptaki 15 öykünün sadece ikisi 1992 tarihli, geri kalanları için 1993 notu düşülmüş öykünün sonuna. Ocak 1993’te başlayan notlar ekimde son bulmuş.
Yazdın, gözden geçirdin, harmanladın, düzelttin tekrar gözden geçirdin uzun iş. Bir yazarın dosyasını oluşturması ve yayınevine göndermeye karar vermesi zaman alıyor nihayet. Kasım 1993 sonu, aralık ortası gibi yayınevine gönderilmiş gibi düşünüyorum.
Bir dosyanın yazma aşamasını bitirdikten sonra yayınlanma aşamasına geçmeden önce yazarınca çalışılması gerektiği hepimizce malum. Elif Şafak bitirdiği dosyasına ne kadar zaman çalıştı, neleri gözden geçirdi, öykü sıralamasını nasıl yaptı bilmiyorum. Ancak dosyası Mart 1994’te ilk ve son baskısını yaptı.
Yayınevine giden bir dosyanın okuması, günümüz şartlarında yanıt verecek olursak, en iyi olasılıkla üç ay sürüyor. Hele bu genç bir yazarsa hele daha önce dosyası yayınlanmadıysa vay haline. O dosyanın okunması bir mucize olduğu gibi yazarının yanıtlanması ayrı bir mucize. Hele hele okunup raporlanması, basım ya da iade gerekçelerinin yazara iletilmesi mucize ötesi bir durum.
Neyse konudan uzaklaşmayalım. Dosyanın ulaşmasıyla yayınlanması arasında geçen zamanın kısalığı, beni şaşırtmadı değil. Ekimde biten bir dosyanın martta basılması, yayıncılık geçmişinde çok sık denk gelinecek bir durum değil.
Kitabın künyesinde fazla bilgi yok; editörü yazılmamış, kapağı kim tasarlamış, iç sayfaların grafik tasarımı kime ait bilmiyoruz. Kitabın kapak resmi İbrahim Çiftçioğlu’na ait. 1992’de daire biçiminde tuvale çalışmış Çiftçioğlu, 200 cm çapındaki yağlıboya tablonun adı da ilginç: Önce en temiz olan vurulsun.
Nice şair ve yazar yazdıklarını yayınlatacak bir dergi bulamadığı gibi dosyalarını basacak yayınevi bulmakta da zorlandığı hepimizin malumu. Memleketten ya da dünyadan sayısız örnek sıralayabiliriz bu duruma.
Andrê Gide, Gillimard Yayınevi’nin yönetirken kapağını açmaya değer görmeden iade ettiği dosyalardan biri de Proust imzalı Kayıp Zamanın İzinde değil midir? George Orwel ve ünlü romanı Hayvanlar Çiftliği‘ ‘ni 1944’te T.S. Eliot’ın eşi Faber&Faber yayınevi adına reddeder. William Golding’in artık bir klasik olarak kabu edilen romanı Sineklerin Tanrısı onlarca yayınevince reddedilir, küçümsenir, alaya alınır…
Jack London’ın muhteşem romanlarından Martin Eden sanırım bu karmaşayı bize en iyi anlatan romanlardan birisidir. İşçi Martin aşkın ve yalnızlığın derin sularına kendini bıraktığında roman yazmaya karar verir. Günümüz yazarını tarihin karanlık yağmasına davet eder London; Martin Eden bir yazar olarak yayıncılarca geri çevrilmenin ve kabul edilip göğe çıkarılmanın bütün ayrıntılarını yaşar.
Öte yandan yazdıklarını yeterli bulmayıp kitaplarına almayan,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d