Ahmet Erhan şair ya da senarist
Ahmet Erhan ve İbrahim Karaoğlu, Büyük Sinbad filminin senaryosunu üstlendi. ‘Yazdı’ demiyorum, çünkü ortada yazılı bir senaryo hiçbir zaman olmadı. Büyük Sinbad 1990’da 3’üncü Ankara Film Festivali’nde kısa film dalında ödüle değer görüldü.
Toplam 56 uluslararası festivalde gösterildi. Essen Film Festivali’nde Mehmet Güreli, Hilmi Etikan ve Bilgin Adalı filmleriyle birlikte Türkiye’yi temsil etti. Şairliğinden bildiğimiz Ahmet Erhan’ı bir film afişinde senarist olarak görmek ne güzel bir duygu.
İbrahim Karaoğlu’ya yakın zaman önce bir söyleşi yaparak durumu iyiden iyiye konuştuk. Ahmet Erhan söz konusu olunca konuşmaya doyulacak gibi değil, tabii. Uzun yıllara dayanan tanışıklık ve dostluk olunca, işin içine film ve şiirler de girince İbrahim Karaoğlu’yla sohbetimizin aktığı yerler tahmin edilebilir.
Tunus Caddesi’nde Valör adını verdiği bir kafe açıyor İbrahim Karaoğlu, zaten arkadaşı olduğu şair ve yazarların, sanatçıların da uğrak yeri oluyor Valör. Salih Bolat, Çerkes Karadağ, Behçet Aysan, Hüseyin Ferhad, Ahmet Erhan ve daha niceleri günün muhtelif saatlerinde gidip geliyor Valör’e.
Prof. Dr. Şahin Yenişehirlioğlu da Valör müdavimlerinden, Paris kafelerine benzetiyor orayı. Sinemayı seviyor, oynadığı bazı filmler bile var. Büyük Sinbad’a doğru geliyoruz. Başrol de hocaya verilmiş zaten…
‘Milli Coğrafya’ başlıklı bir şiiri var Ahmet Erhan’ın, 1991 tarihini not düşmüş. Deniz, Unutma Adını! kitabında yayınlanmış. 1992’de yayınlanan kitabı aynı yıl Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne değer görülmüştü. Sarhoşluğun 80 derecelere çıktığı bir şiirdir ve İbrahim Karaoğlu’na ithaf edilmiştir. “Meyhane taşradan musalla görünür amma…” diyor bir dizesinde şair. Hey gidi…
Filmin hikayesine bir alıntıyla dönelim ki, her şey ayan beyan çıksın ortaya. İbrahim Karaoğlu ‘Kavaklıdere’nin Kıyısında: Valör’ başlıklı yazısında Ankara yıllarını, dergiciliklerini, Valör’ün kuruluşunu ve kapanışını anlatır. Büyük Sinbad da yazının finalinde geçer:
“Kısa filmci Semih Taytak, Gençlik Parkı’nda gösteriler yapan bir sihirbazın filmini yapmak istiyordu. Ahmet Erhan ve ben de müdahil olduk. Hiç diyalog olmayan bir senaryo oluşturduk. Anılarının burgacına sıkışmış, yaşlı, yorgun, yalnız bir sihirbazın öyküsü… Şahin Hoca sihirbazı, Asaf Koçak da ‘Deli Elvan’ı oynadı. Erhan özellikle eklemişti ‘Deli Elvan’ı. Asaf’a deli diye takılırdı. Asaf da sevinirdi; ‘Dino’yum ben derdi. Dino, Kürtçe deli demekmiş........© Diken
