Enver Uzun’la Araz’ın İki Yakası Arasında Bir Hafıza Arşivi: Güney Azerbaycan’da Basın Faaliyetleri Hakkında…
Güney Azerbaycan basın faaliyetlerinin 1816 yılına uzandığını ifade ediyorsunuz. Bu dönemde matbuatın şekillenmesinde hangi tarihî, sosyal ya da kültürel dinamikler etkili olmuştur?
İran matbuatının gelişimi şüphesiz batıya dayanır. İran’da Türklerin çıkardığı yayın organları üzerinde sıkı bir baskı vardı. XIV yüzyılda kâğıt fabrikasının kuruluşu bu bağlamda çok önemli idi. Bir anlamda basın milletlerin dili, hissi ve alfabetik her şeyi idi. Farsça yazmak zorunda bırakılan halkın kendi ana dillerinde bir matbuat organları yoktu. İran yönetimi Türkçenin yasaklanması mümkün olduğunca hiçbir şekilde kullanılmaması için büyük bir çapa gösteriyordu. İran yöneticileri halkın Türkçe yazmasına sert karşı çıkmakta idiler. Ancak İran yönetiminin bu baskısı ters tepen bu yanlış tutumu yıllar sonra çok iyi anlaşılacaktır. Asuriler ve Zerdüştilerin dini matbuat organlarına el atmaları çoğunluk içerisinde önemli bir kitle oluşturan Güney Azerbaycan aydınları üzerinde ciddi bir etki yaptı. Azerbaycan’ın matbuat hareketi bu nedenle hariçte yaşatılmak üzere İranlı tüccarlarca İstanbul’da başlatıldı. İranlı Tüccarlar matbuat hareketini başlattılar. 1641 yılında Naççarbaşı Yakub’un Avrupa’ya gittiği ve buradan İsfahan’a bir matbaa tezgâhı getirmiş böylece Türkçe bir gazete ve dergiler çıkarılmaya başlanmıştır. Bir yandan matbuat organları basacak teknoloji, diğer tarafta basın için olmazsa olmaz kâğıt fabrikalarının kuruluşu ve bir de Avrupa’ya ve İstanbul ortamı İran Türklerini matbuat organı çıkarmaya yönelten sosyal dinamiklerin en önemli üç etken idi.
Farsça dışındaki dillerde, özellikle Türkçe’de matbuatın erken örnekleri nasıl ortaya çıktı? Bu yayınlar hangi coğrafî merkezlerde yoğunlaşmıştı?
Türkçe matbuat bir ihtiyaçtı. Çünkü devrin yöneticileri Azerbaycan halkı için “Türkler eşektir. Yonca yerler, tök önlerine yonca onlar yesin biz işimize bakalım” şiarını kendilerine rehber yaparlar. İran halkını ot yiyip yatan eşeklere benzeterek Azerbaycan halkını küçümseyen bir tutum takınarak Türkleri “eşek” Ancak benzetmesi şık değildi. 1817 yılında Tebriz’e küçük çaplı bir baskı makinesi getirerek “Fetihname”, sonra “Cihadiye” adı kitaplar yayınlanır. İran’da ilk basılan “Sagmos (Zebur)”dur. Sonra “Kilise Babaları” gibi dini eserler basılır. Amerikan Misyonerleri bu alanda yoğun gayret içindedirler. Onlar 1780’li yıllarda taş baskıya geçmişlerdi. Burada 1848 yılında Tebriz Şehrinde “Tebriz Ehbarı” (Tebriz Haberleri çıkarılmaya başlanır. Urmiye’deki Amerikan misyonerleri de dini kitapların yansıra İncil de basıyordular. H.k.1310 yılında Aligulu Seferov’un redaktörlüğünde bir mizah Şebnamesi vardır. Esasen Şebname İran matbuatı için oldukça geniş bir mevzudur. Gece dağıtıldıkları için “Gece Varakaları” şeklinde bu matbuat organları adlandırılıyordu. Bu şebnameler İran’da gerçek bir uyanış hareketinin ilk kımıldayışı olarak görülür. Şebname konusu İran matbuatı için oldukça geniş bir mevzudur. 1818 yılına kadar tamamen Türkçe bir yayın organı yoktur. 1848 yılında Tebriz Şehrinde “Tebriz Ehbarı (Tebriz Haberleri)” çıkarılmıştır. Azerbaycan matbuatının en yaygın olduğu yer şu an Tebriz Şehridir.
Güney Azerbaycan’da Türkçe yayın yapan basın organları, tarihsel süreç içinde Azerbaycan Türklerinin kimlik inşasında nasıl bir rol üstlenmiştir?
Bu tür basın organları özgürlükçülük anlayışını ön planda tutmuşlardır. Örneğin 1908 yılında 14 Sefer 1326 tarihli “Hemşerat’ül Erz” gazetesi ile birlikte “Azerbaycan” dergisinin yayın hayatına girdiği ve sert itirazlara neden olduğu bilinir. 1905 yılı İran Azerbaycanlıları için bir dönüm noktası kabul edilir. Bu tarihlerde Settar-ı Milli Settarhan’ın milli yayın organı “Azerbaycan” adlı ilk dergi, sonra Ruştiyye “Mektep” gazetesini yayınlar. Vagıf Sultanlı Mehmet Emin Resulzade’nin 1909-1910 yıllarında Tahran’da ilk defa 1909-1910 yıllarında “İran-e Nou” gazetesini çıkartmıştır. 1911 yılında Şefak Carizmin aleyhine adeta Rusya’ya çalışmış gibi görünür. 1912 yılında Hıyabani, İskendani ve İbrahim Şebüsterinin gayretleriyle gizli şekilde İran matbuatına “İnsaf” sokulur.
Basın üzerinden inşa edilen “millî bilinç”, hangi kavramlar etrafında şekillenmiştir? Dil, tarih, edebiyat, kültür gibi alanlarda nasıl bir söylem üretildi?
Milli bilincin ilk adımları olarak bu döneme kadar yapılan çalışmaları özetlemek olasıdır. Bu dönemlerde matbuatın İstanbul, Kalküta, Londra ve Kahire gibi başkentlerde yaşatılmaya çalışıldığını görürüz. Bu durum “muhacir matbuat” olarak nitelenir. Buna öncülük yapan zengin iş adamları yaptıkları ticaret yüzünden İran’a göre daha hoş görülü karşılanırlar. Bu arada tarihler 1851-1861 yılları arasında “Vekay-i İttifakıye” nin İran’ın ilk resmi gazetesi olarak görürüz. Bu durum adeta İran matbuatı için bir patlama olur. 1905-1911 yıllarında İran matbuatında Türkçe “Anadili”, “Mezeli”, “Zembur” gibi gazeteler yayınlanır. 1908 yılında “Kesalet”, “Carciye Millet”, “Behlül”, “Keşkül”, “Nesime Şimal” yanında 1908 yılında “Molla Emi” gazetesi ilk defa Türkçe yayınlanır. 1909 da “İstiklal Gazetesi” yayın hayatına girer. Söz konusu gazete 1912 yılı Rusya Çarizmine karşı açılan bir bayrak olur. 1921 yılında Celil Mehmetgulizade “Molla Nasreddin” dergisini Tiflis’te yayın hayatına başlatır. Ancak bu satirik gazete sanıldığından büyük bir tepkiye neden olur ve altı sayı sonra Celil Mehmed Gulizade bir gece matbaayı toparlayıp İran’a kaçırır. Bu ilk defa somut anlamda bir muhacirlikten öze dönüş olur. Türkçe karikatürler ile sürdüren dergi gördüğü baskılar üzerine dergiyi Bakü’ye taşır ve Kasım 1922’de aydınların baskısı ile Molla Nasreddin‘i çıkarmasına izin verildi ve dergi yayın hayatına Bakü’de devam etti. Bu yıllarda Güney matbuatında gözle görülür bir iştahla gazete, dergi çıkarıldığını görürüz.
Kaçarlar, Pehlevîler ve İslam Cumhuriyeti rejimlerinin matbuata bakışı nasıldı? Her dönem kendi matbuat politikalarını nasıl şekillendirdi?
Kaçar ve Pehleviler matbuat ile çok da ileri düzeyde bakmamışlardır. Mirza Hasan Rüşdiyye’nin çıkarmış olduğu “Ana Dili” Türkçe olması itibarıyla ilk dönemler için önemli bir yayın organıdır. Mirza Salih Şirazi ilk defa İran’a bir matbaanın sokulduğunu görürüz. Rusların Güney Azerbaycan’da matbaanın kurulması için Rus yönetiminin katkıları büyük olmuştur. 1830’lu yıllarda Azerbaycan’da Urmiye’de “Al-Shahristani adlı ( Zehra Yeradiye )” dergi çıkarılmıştır. Kaçar Hanlarından Muzaferedin Şah matbuatın gelişimi konusunda iştahlı davranır. Avrupa seyahati sonunda Avrupa’dan matbaa malzemeleri getirir. Tahran’da 1864 yılında yayına sokulan “Ruznamee İlmiye-i Aliye Devleti İran” Tahran Muhammed Hasan Han Sen-i -el- Dövle tarafından taş baskı şeklinde yayın hayatına başlatılır ve Kaçar dönemine........
© dibace.net
