TEDBİR VE TAKDİR
İslam, bireyin hem bu dünya hem de ahiret hayatı için dengeli bir yaşam sürmesini önerir. Bu bağlamda, “tedbir” ve “takdir” kavramları, Müslümanların hayatını yönlendiren temel ilkeler arasında yer alır. Tedbir, insanın akıl ve irade ile olaylar karşısında planlı bir şekilde hareket etmesini ifade ederken, takdir, Allah’ın her şeyi önceden bilip planlamış olduğu kader anlayışına dayanır. Bu iki kavram, birbiriyle çelişmek yerine birbirini tamamlayan unsurlar olarak görülmelidir.
Tedbir, kişinin aklını ve iradesini kullanarak karşılaşabileceği risklere karşı önlemler almasını ifade eder. İslam, insanın akıl yürütmesini ve tedbirli davranmasını teşvik eder. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, "Deveni bağla, sonra tevekkül et" (Tirmizî, Kıyamet, 60) buyurarak, insanın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül etmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu, tedbir almanın bir iman eksikliği değil, aksine, Allah’a güvenin bir göstergesi olduğunu ortaya koyar.
Kur’an-ı Kerim’de de bu ilkeye dair birçok örnek bulunur. Örneğin, Hz. Yakub (a.s.), oğullarını Mısır’a gönderirken onlara ihtiyatlı olmalarını, şehre farklı kapılardan girmelerini tembihlemiştir (Yusuf, 12/67). Bu ayet, Müslümanların hayatlarında tedbiri elden bırakmamaları gerektiğini öğretir.
Takdir, İslam’daki kader anlayışını ifade eder ve her şeyin Allah’ın bilgisi ve iradesi dahilinde olduğunu belirtir. Kur’an-ı Kerim’de, “Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer, 54/49) buyrularak, evrendeki düzenin Allah’ın takdiriyle var olduğu vurgulanır. Ancak bu, insanın çabasını ve iradesini yok saymaz. İnsanlar, Allah’ın kendilerine verdiği akıl ve iradeyi kullanarak hayatlarını şekillendirme özgürlüğüne sahiptir. Takdir, Allah’ın her şeyi bilip kontrol........
© Denge
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)