Söz Bizim, Özgürlük Bizim, Gelecek Bizim!
Türkiye, otoriter yönetim anlayışının demokratik değerleri yıktığı bir süreçten geçiyor. Popülist otoriter rejimin güç kazanmasıyla ülkemizde siyasal, ekonomik ve toplumsal yapının giderek daha fazla baskı altına alınmasının sonuçlarını da hep birlikte yaşıyoruz. Bu süreç, hukukun üstünlüğünün aşınması, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların artması ve muhalefetin çeşitli yollarla sindirilmeye çalışılması gibi somut sonuçlar doğuruyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik ve Spor Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak, daha da önemlisi bir genç olarak, bu iktidarın tüm topluma ve Cumhuriyet ateşi olan gençlere karşı düşman hukuku beslemesinin yıkıcılığını yakından deneyimliyorum. Bu yazı, ülkemizin yaşadığı karanlık günlerin gençler üzerindeki etkisinin değerlendirilmesini içermekte ve Hükümet Programımızın gençlik politikaları hazırlık sürecindeki çalışmaları anlatmaktadır.
Ülkemizde her alanda derinleşen sorunların temelinde otoriter AKP iktidarı var. Makro düzeyde denge ve denetleme mekanizmalarının aşınması; yargı bağımsızlığının ortadan kalkması; medyaya baskılar; sivil toplumun daraltılması ve tekelleştirilmesi; kutuplaşma ve toplumsal muhalefetin zayıflatılması bu rejimin geldiği noktayı özetliyor. Bizler Atamızın emaneti Cumhuriyet’in kazanımlarını ve özgürlüklerimizi korumaya çalışırken iktidar ise meşruiyetini korumak ve varlığını sürdürmek için devletin hemen her kurumunu çökertiyor, tüm gücünü kullanıyor. En belirgin yöntemlerinin ise kendilerine aykırı tüm muhalif yapıları ve figürleri terör ile iltisaklı göstermeye çalışmak, yandaş medya gücüyle de bu savları beslemek olduğunu görüyoruz.
Partimize ve muhalefet bloğuna dönük yargı tacizleri ise kontrolden çıkmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında neyi veya kimi zikrediyorsa, saatler geçmeden siyasallaştırılmış yargının operasyona geçtiğini görüyoruz. “CHP’li belediyeleri silkeleyin” talimatıyla belediyelerimize yönelik finansal ve bürokratik baskılar daha da arttı. “Turpun büyüğü heybede” ifadesinin ardından TBB ve İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyaseten engelleme girişimleri adeta ikiye katlandı. Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in ve Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler’in mesnetsiz iddialarla, kumpaslarla, siyasallaşmış bir medya ve yargı sistemiyle gerçekleştirilen itibarsızlaştırma, tutuklama ve kayyum süreçleri; CHP’nin yerel yönetimler başarısı üzerinden halkta bulduğu karşılığı yargı yoluyla bastırma girişiminin somut örneklerdir.
İstanbul İl Başkanımız Özgür Çelik’e, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Sayın Cem Aydın’a ve İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanımız Erdem Kara’ya açılan soruşturmalar da bu sürecin bir parçasıdır. Partimizin Gençlik Kolları Genel Başkanı Aydın’ın fiili gözaltına alınması ve siyasi yasak........
© Daktilo1984
