menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İzmir’deki Grev Neden Haklı Şekilde Çok Tepki Gördü?: Bizim Nispi Gelir Mutsuzluğumuz

11 0
09.06.2025

Mutluluk üzerine çalışan iktisatçı Richard Layard’ın kitaplarında anlatmayı çok sevdiği bir Rus hikayesi vardır. Tanrı, komşusunun iyi bir ineği olan bir çiftçiye yardım etmek ister ve kendisinden isteğini sorar. Çiftçi ise hiç düşünmeden şu cevabı verir: “Komşumun ineğini öldür.” Çünkü çiftçi için hayatını anlamlandıran ve onu mutlu kılan şey gelir açısından referans grubu olan komşusuna göre gelir durumudur. Dünyanın en saygın üniversitelerinden olan Harvard’da öğrencilerle yapılan bir araştırmada ise öğrencilere iki farklı dünya örneği sunarak hangi dünyada yaşamayı tercih edecekleri sorulur.

Birinci dünya: 50 bin $ geliriniz olacak fakat diğer insanlar ortalama 25 bin $ kazanacak.

İkinci dünya: 100 bin $ geliriniz olacak fakat diğer insanlar ortalama 250 bin $ kazanacak.

Öğrencilerin çoğunluğu ikinci dünyadansa birinci dünyada yaşamayı tercih etmişler.(1) Yani gelirlerinin reel olarak iki katına çıkmasındansa nispi gelirlerinin daha yüksek olduğu durumu tercih etmişler. Mutluluk daha çok kazançtan ziyade nispi kazançta. Türkiye’de yükselen enflasyonun alevlendirdiği kim ne kadar kazanmalı tartışmalarının da altında yatan şey başkalarına ifade etmekten çekindiğimiz o göreli pozisyonlarımızda. Bu yazının amacı gittikçe artan mutsuzluğumuzun önemli bir nedeni olan bu nispi gelirin etkisini ortaya koymak ve en sonunda İzmir’deki greve değinmektir.

1800’lerde bazı araştırmacılar, insanların davranışlarının “maksimum fayda”yı hedeflemesi gerektiğini savunmuş ve onu mutluluğun en temel belirleyicisi olarak görmüştü. Daha sonrasında “faydacılık” olarak adlandırılan bu yaklaşım faydayı ise gelirin artışında buluyordu. Refah ekonomisinin temel varsayımı da gelir arttıkça insanların mutluluk seviyesinin artacağı, azaldıkça mutluluk seviyesinin düşeceği üzerinedir. Gelir, tüketici faaliyetleri için önemli bir faktör olarak görülmüş ve bu nedenle ekonomistler, ekonomik büyümeyi kamu politikası tartışmalarında kritik bir ölçüt olarak değerlendirmiştir.

Fakat iktisatçı Richard Easterlin 1974 yılında yayımladığı Does economic growth improve the human lot? Some empirical evidence makalesiyle daha zengin ülkelerde insanların daha mutlu olmadığını öne sürdü.(2) Devamında birçok çalışma da bu bulguyu destekledi. Birçok ülke bundan 50 yıl öncesine göre zenginleşse de insanların mutluluk seviyesi artmıyordu. Buradan sonrasında ise ana soru, mutluluk zenginleşmeye rağmen neden artmıyor sorusuydu. Bu soruya verilen cevaplardan birisi özellikle ön plana çıkmaya başladı: insanların gelirlerini diğer insanlarınkiyle karşılaştırması. Mutluluk için mutlak gelir düzeyinden ziyade diğer insanlara göre gelir düzeyi önemliydi.(3)

Ülkede gelirler artarken bizim gelirimiz diğerlerine göre artmıyorsa mutlu olmamız zor. Nitekim en başta bahsi geçen Harvard’daki çalışma da bu duruma işaret ediyor. İnsanlar diğerlerinden daha iyi durumda olduğu bir dünyayı tercih ediyorlar ve gerekirse mutlak gelirlerinin düşmesine de razılar. O nedenle ülkenin zenginleşmesi otomatik olarak beraberinde mutluluğu getirmiyor. Çünkü herkesin seviyesini yükselttiğinizde herkesin göreli konumu aynı kalabilmekte.

Diğer insanlara göre gelir durumumuzun bizim mutluluğumuzu belirlemesi bizim diğer insanların ekonomik durumuna baktığımızı, onlarla kendimizi karşılaştırdığımızı ima eder. Tanıdığımız akrabalarımıza, iş arkadaşlarımıza ya da benzer eğitim aldığımız veya bizden daha az eğitim alan insanlara bakarız. Bu kesimlere kısaca, kendimizi karşılaştırmayı uygun bulduğumuz referans grubu diyebiliriz. Layard Happiness adlı kitabında bu referans grubuna bakmanın güzel örneklerini veriyor. Örneğin olimpiyatlarda gümüş madalya alanlar bronz madalya alanlara göre daha mutsuz oluyor çünkü bronz alan kendini madalya alamayan ile karşılaştırırken gümüş alan altın madalya alanla karşılaştırıyor. Ya da eşinizin kazancı ne kadar fazlaysa işinizden memnuniyetiniz o kadar azalıyor. Hatta H.L. Mencken, dünyada en varlıklı erkek, eşinin kızkardeşinin kocasından 100 $ daha fazla kazanan erkektir der. Doğu Almanya’da yaşayanların mutluluğu Batı Almanya ile birleşme sonrası azalmış, çünkü kendilerini Batı Almanya’daki insanlarla karşılaştırdıklarında mutsuz olmuşlar. Tüm bu örnekler gelir olarak........

© Daktilo1984