menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meselenin sorununun problemi (5)

51 11
17.01.2025

Salı günkü yazıyı şu cümlelerle bitirmiştim: “Bir AKP milletvekili (Galip Ensarioğlu) anayasanın 66. maddesine karşıymış: ‘Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür’ lafı bir üst kimliği, Türkiyeliliği değil, etnik bir kimliği diyor. Bu bir tartışma konusudur. Anayasa maddesine ‘laf’ diyecek kadar densiz olan bu cahil adama okuduğunuz yazı haddini bildirmektedir. Türk olmak istemiyorsa, kurabilirse bir Kürt devleti kursun ve bizi kendisinden kurtarsın.”

Yazı dizisi bu paragraf ile bitecekti. Ancak gazetemizin 11 Ocak 2025 tarihli sayısında yer alan Aytunç Ürkmez arkadaşımızın haberini okuyunca sorunun 3 Eylül 2000 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan “Pandora’nın kutusu”1 adlı yazımda tahmin ettiğim noktaya geldiğini fark ettim. Hukukçular, “Türkiye’nin önüne gelecek dayatma belli, (anayasanın) 42 ve 66. maddelerinin değişimi ilk dörde ulaşır” diyorlarmış.

Anayasanın 42. ve 66. maddelerinin tartışılması Türkiye’nin bir üniter devlet olduğu ilkesinin tartışılması anlamına gelir ki tartışmayı açanların en azından “özerklik” dayattıkları anlamına gelir. Şimdi “Pandora’nın kutusu”nu okuyalım, gerekirse devam ederiz:

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyükelçi Volkan Vural, temsil ettiği devletin 34 yıldır muhalif kaldığı Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ni New York’ta imzaladı.

Birleşmiş Milletler’in İkiz Sözleşmeler adı verilen bu iki metni Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından görüşülecek ve büyük bir olasılıkla bazı çekinceler konularak yürürlüğe girecek.

İkiz Sözleşmeler’in imzalanması Avrupa Birliği’ne uyum ve giriş........

© Cumhuriyet