Şartsız şurtsuz derken kim kazanıyor?
Her zaman gerçek durumu saptamalıyız, uyandırılmak istenen algı veya inandırılmak istenenle gerçek durumun örtüşüp örtüşmediğini ancak böyle anlarız.
İktidarın (tabii ki Bahçeli dahil) kayıtsız şartsız silah bırakıp kendini “kapatacağı” iddiaları karşısında; Sırrı Süreyya’nın Öcalan’ın resmi metnine eklediği “mütemmim cüz” olan dipnotu (asıl şeyin ayrılmaz parçası), PKK’nin “Önder özgür kalmalı, kongre toplamaya ve feshedilmeye başkanlık etmeli” mealindeki açıklaması; ne oldukları bilinmeyen siyasal ve hukuki koşullara gönderme yapılması; aslında, İmralı ile iktidar arasında varılan anlaşmanın geniş çerçevesini bize gösteriyor.
Önce kamuoyunun en çok kabul edeceği, sevineceği “Silah bırakılıyor, PKK kendini dağıtıyor” metni servis ediliyor. “Daha ne istiyorsunuz, terörsüz Türkiye işte, analar ağlamayacak” propagandasını dinliyoruz.
Ve Binali Yıldırım anayasadan Türklük lafını çıkartalım, diyerek neler yapılacağını ifşa ediyor.
Hayır, tabii ki PKK’nin kendini feshetmesini ve terörün bitmesini herkes ister. Buna itiraz yok.
Ama PKK’nin gelinen aşamada kendini feshetmesinin de önemi yok. Öcalan’ın saptaması doğrudur: Türkiye’ye karşı silahlı saldırılarla bir........
© Cumhuriyet
