menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail’in İran stratejisi

40 1
26.06.2025

Hem İran hem de İsrail din devletidir ve bu devletler çoğu zaman stratejilerini rasyonel değerlendirmeler yerine inanca dayalı ideolojik önyargıların etkisinde geliştirirler. İsrail’in İran’a saldırısı ise özünde iki din devletinin, inanca dayalı çatışan ideolojik önyargılarının şiddete dönüşmüş halidir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra başlayan tek kutuplu dünya düzeninden günümüze kadar uzanan süreçte, ABD’nin veya ABD destekli İsrail’in veya hem ABD’nin hem de İsrail’in birlikte İran’a darbe vurması sürekli gündemde idi ve İran’ın nükleer programı bu süreçte bu darbe için gerekçe olarak öne sürülüyordu.

2006 yılında yayımlanan kitabımda: “Eğer nükleer program geliştirmeseydi İran yine de hedef olur muydu’’ sorusunu sormuştum. Yanıtta ise asıl meselenin nükleer program olmadığını, İran’ın sahip olduğu enerji kaynakları, Basra Körfezi’ni ve Hürmüz Boğazı’nı kontrol eden konumu, Çin ile geliştirdiği ilişkileri ve mevcut rejimi nedeni ile nükleer programı olmasa bile hedef ülke olduğunu anlatmıştım. Ayrıca, ABD’nin 11 Eylül olayından sonra başlattığı “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi”, zaten İsrail’in inanca dayalı jeostratejisine uygun olarak bölgenin........

© Cumhuriyet