menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

82 23
13.11.2025

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için 142 ayrı suçtan 2352 yıl hapis isteyen “İddianame” bana, bu İktidar dönemindeki “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında, “Terör Örgütü Lideri” olarak yargılanan ve mahkûm edilen Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ davasını anımsattı.

***

En umutsuz ve mutsuz zamanlarımda, boynunda Halife-Sultan olan Padişah Vahdettin’in idam fermanını taşıyan Mustafa Kemal Atatürk’ü anımsarım.

Atatürk’ün andığımız 10 Kasım’ın hemen arkasından “İddianame” açıklanınca, gözlerimin önüne, Başkent Üniversitesi’nin kurucusu, Organ Nakli Gurusu, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın odasında asılı olan ve Vahdettin’in Fermanı haline getirilmiş olan Dürrizade’nin 5 Nisan 1920 tarihli İdam Fetvasının fotokopisi geldi ve Prof. Haberal’ın da bu İktidar döneminde haksız, hukuksuz ve adaletsiz bir biçimde 4.5 yıl hapsedilmesini anımsadım.

Ama bugünkü yazım bu haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik üzerine değil, 4.5 yıl hapsin bile kıramadığı bir “İrade”, bir “Atatürk Aşkı”, bir “Hizmet Azmi”, “Direniş” ve “Umut” üzerine olacak! (Bütün bu özellikleri büyük harfle yazdım çünkü bunları Mehmet Haberal’a özgü özellikler olarak “özel isim” anlamında kullandım.)

***

Bence Prof. Dr. Mehmet Haberal Türkiye........

© Cumhuriyet