menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir ıspanak yaprağından kalp nakli gerçekleştirme ihtimali..

9 0
03.06.2025

Biyosanat, "Bilimin yöntemlerini kullanarak yapılan sanat üretimi alanı"..

Biyosanatçı, Esin Aykanat Avcı..

Bir gün insanlar için organ üretilmesi amacıyla geliştirilen bilimsel proje kapsamında yayınlanan bir makaleye (“Crossing kingdoms: Using decellularized plants as perfusable tissue engineering scaffolds”) denk gelmiş ve bu makalede yazanlardan çok etkilenmiş. Bambaşka bir maceranın içine girmiş ve iş en nihayetinde bilimadamlarıyla laboratuvarda deney yapma noktasına kadar gitmiş.

Uzun bir süre bu projenin üzerinde çalıştıktan sonra bu konunun, yani bitki yapraklarının insan için yeni bir beden olarak konumlandırılması konusunun, ikinci kişisel sergisinin konusu olması gerektiğinden emin olmuş.

"Yaşama İhtimali" adını taşıyan Simbart Projects Galeri'deki sergisinde işte bu nedenle ölümle yaşam arasında donup kalmış yapraklar ve de bitki parçaları var.

Aşağıda okuyacağınız söyleşimiz sonrası sevgili Esin, benim gözümde sanki günümüzden 100 yıl sonraki bir dünyadan bugüne, doğa ve insan ilişkisine dikkati çekmek üzere görevli olarak gelmiş biri gibiydi.

Biyosanatçı Esin Aykanat Avcı ile "Yaşama İhtimali" Sergisi'ne ilham veren makaleyi, bu ilginç yöntemi ve de bu yöntemin bir gün gerçekten işe yarayıp yaramayacağını konuştuğumuz söyleşimiz..

1) Sergi metninde yaprakların insanlarınkine benzer olan damar yapısından yararlanarak organ üretmek üzerine yapılan bilimsel bir araştırmanın yönteminden bahsediliyor. Hatta sanırım bu yöntem ıspanak yaprağının insan kalbinin damar yapısına benzerliği üzerine geliştirilen bir bilimsel araştırmadan ilham almış. Nedir bu yöntem, senden dinleyebilir miyiz?

Organ nakli dünyada henüz tam çözülememiş büyük sağlık sorunlarından biri. İnsandan insana yapılanın dışında doğal bir nakil yöntemi de yok bildiğim kadarıyla. Bunun dışında geliştirilen teknoloji harikası yöntemlerin hiçbirini vücudun kabul edip etmeyeceği denemeden bilinemiyor. Bu ortamda, araştırmanın en önemli kısmı aslında, çağımızda bir bilim insanının, köklerimize, bizimle ilgili tüm soruların cevaplarının saklı olduğu doğaya tekrar dönüp bakmaya karar vermesi ve her gün gördüğümüz yaprakların damar yapısının bizimkine çok yakın olduğunu fark edip bunu kullanmak gibi nahif bir düşünceyi hayata geçirebilmesi diye düşünüyorum. Bu noktada, yaprak bünyeleri özel bir solüsyon içerisinde bekletilerek canlı hücreler ve klorofil uzaklaştırılıyor. Geriye selüloz deri ve damar yapısı bozulmadan kalıyor. Bu şeffaf iskelet, insandan doku nakliyle insan vücudunda çalışacak bir organa dönüştürülmeye çalışılıyor. Kişinin kendi dokusundan üretildiği için de organın vücut tarafından reddedilme olasılığı neredeyse sıfırlanmış ve aslında teknoloji çağında böyle ciddi bir sağlık sorununun çözümü de doğadan, köklerimizden gelmiş oluyor.

2) Sergide ‘Uyanmayı Bekleyenler’ ve ‘Anda Sabit Yaşam’ adını taşıyan iki seri yer alıyor. Bu seriler ile ilgili olarak sergi metninde bitkilerin koordinatlarının ve türlerinin de kaydedilmesi, biyolojik arşiv oluşturulması, kriyojenik uyku ve geçmişten geleceğe aktarım gibi bilgiler de yer alıyor. Genelde bilim kurgu filmlerinde izlediğimiz kriyojenik uyku ve geçmişten geleceğe aktarım, (bir nevi dondurulurak uyumak ve de gelecekte uyanmak) bu konu bitkilerde nasıl geçerli olabiliyor?

Hücresizleştirme sürecinden geçirdiğim tüm bitkilerin tür ve koordinatlarını kaydederek, aslında iklim değişikliği veya insan müdahalesiyle gelecekte bugün bulundukları noktada yetişmedikleri bir zaman için onlardan bir parça bırakmayı amaçlıyorum. Sanat eserine dönüşmeleri de, onlara dokunulmazlık ve farklı bir değer kazandırıyor. Böylece, bizimle aynı anda yer yüzünde yaşamakta olan, çevremde radarıma takılan bu bitkilerin örnekleri, gelecekte bir zamanda tekrar bir laboratuvar ortamında incelenmeleri ve hatta canlı doku nakliyle farklı bir formda yaşama döndürülebilmeleri için hazır olacak. Kriyojenik uykuda olarak bahsedilmesinin sebebi de, bu zamanda donmuş halleri ve her an hayata geri dönme ihtimalleri. “Uyanmayı Bekleyenler” serisinde yer alan eserler, cam, metal düzenekler gibi daha korunaklı formların içerisinde sergileniyor. Aslında bir nevi kapsül gibi düşünülebilir. “Anda Sabit Yaşam” ismi, benim “Still Life” ifadesine karşılık olarak bu seri özelinde yaptığım bir çeviri. Bu serideki eserler ise, korunaklı bir düzenek olmaksızın, bitkilerin doğada bulundukları haline yakın yerleştirmeler olarak, zamanın bir noktasında........

© CNN Türk