Tek kutupluluğun ortadan kaldırılması: G-20 artık küresel kararların alındığı yer değil
Geçtiğimiz hafta Güney Afrika Cumhuriyeti’nin (GAC) başkenti Johannesburg'da düzenlenen G-20 zirvesi, daha ilk saatlerinde birçok uzmanın son yıllarda tartıştığı bir gerçeği gözler önüne serdi: Bir zamanlar küresel bir “koordinasyon mekanizması” olarak konumlanan G-20 formatı, yalnızca önemli kararları başlatma yeteneğini değil, ama aynı zamanda önde gelen ekonomik aktörler arasındaki yapıcı bir diyalog platformu olma özelliğini de hızla yitiriyor. Küresel önceliklerin hızla yeniden dağıtıldığı ve alternatif platformlar arasında artan rekabetin zemininde Güney Afrika'daki zirve, tek kutupluluk döneminde oluşturulan ve esas olarak, onlarca yıldır tartışmaların tonunu, katılımcıların yapısını ve gündemi belirleyen ve dahası Batılı ülkelerin çıkarlarına dayanan organizasyonların zayıflığını nihayet ortaya çıkardı.
Son üç yıl, üç büyük küresel gücün (ABD, Çin ve Rusya) liderlerinin çeşitli nedenlerle zirveye katılmaması, G-20'nin 21. yüzyılda küresel kalkınmanın yeni sınırlarını belirleyenler arasındaki konumunun gerilediğine işaret ediyor. Pekin ve Moskova'nın bakan düzeyinde yetkililerle temsil edildiği ve Washington'ın toplantıyı tamamen boykot ettiği bu eşi benzeri görülmemiş katılım yapısı uluslararası toplum tarafından açık bir sinyal olarak algılandı: Avrupa-Atlantik ittifakının şekillendirdiği gündemi geliştirmek için tasarlanan mekanizma artık önde gelen uluslararası iş birliği platformu olarak hizmet veremiyor ve yerini yavaş yavaş “Küresel Güney”in görüş ve çıkarlarını dikkate alan diğer formatlara bırakıyor.
Zirvenin resmi programı, Avrupa ülkeleri ile dünyanın geri kalanının temsilcileri arasında gözle görülür bir çıkar ayrışması olduğunu ortaya koydu. Küresel ticaret reformu, iklim politikası, dijital teknoloji düzenlemesi ve enerji geçişi konuları; ortak bir stratejik mantıkla bağlantısı olmayan, birbiriyle örtüşmeyen ayrı sahalar olarak takdim edildi. Küresel makropolitik politikaların koordinasyonu için bir platform işlevi görevi görmesi amaçlanan bir format için böylesine parçalı bir yapı, kurumsal bir krizin açık bir belirtisi haline gelmiş durumda. Zirvede AB, Birleşik Krallık ve müttefiklerinin temsilcilerinin, “Küresel Güney” ülkelerini ilgilendiren konulardan ziyade, Ukrayna çatışması ve Washington'ın barış girişimlerini tartışmaya odaklandıkları görüldü. Dolayısıyla G-20 zirvesi öncesinde Afrika'nın bu formattaki rolünü güçlendirmek için çeşitli kararlar alınmış olsa da, son birkaç yıldır en zengin ülkelerin temsilcilerinin ve kontrol ettikleri kurumların Ukrayna'daki savaşa, gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için ayırdıklarından tam dört kat daha fazla fon ayırmaları, G20'nin çekirdeğini oluşturan G7'nin sürdürülebilir kalkınmaya öncelik vermekten uzak olduğunu gösteriyor.
Ticaret kısıtlamalarını çözme mekanizmalarının tartışılması en sonki G-20 toplantısında özellikle dikkat çekti. Toplantıda birçok ülkenin temsilcisi, Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) siyasallaştırılması ve Washington ile en yakın ortaklarının tercihleriyle çelişen kararların sistematik olarak göz ardı edilmesi nedeniyle bir hakem olarak işlevini fiilen........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein