menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Urla Meydanı Park Kahvesi 1946: Son “Yarım Gavur” Kafilesinin Hikayesi

18 0
saturday

Anlatacağım olay, 1946 yılında Urla’da yaşandı.
O gün, Sanat Sokağındaki iki katlı evde yaşayan ailenin babasına bir haber geliyor.
Yunanistan’dan gelen bir çift kendileri ile görüşmek istemektedir.
Adları Vasili ve Eleni’dir.
“Kabul ederseniz Urla Meydanındaki Park Kahvesindeyiz” diyorlar.
Sanat Sokağında yaşayanlar Girit’ten mübadele ile gelmiş bir ailedir.
Haber gönderenlerin Rum bir aile olduğunu öğrenince hemen meydandaki kahveye inip gelenlerle buluşurlar.
İbret dolu hikaye işte orada başlar.

GİRİTLİ TÜRK AİLE İLE URLA’LI
RUM AİLE KARŞILAŞIYOR

Ortada çok ilginç bir durum vardır.
Sanat Sokağında yaşayan aile Girit’ten mübadele ile gelmiştir.
Anadilleri bir Dor dili olan Giritçedir.
Ama çocukları orada bir Yunan okuluna gittiği için Elenika, yani Yunanistan Yunancası konuşmaktadır.
Gelenler eskiden Urla’da yaşayan, ancak Mustafa Kemal’in askerleri İzmir’e girdikten sonra Yunanistan’a kaçmak zorunda kalan bir Rum ailedir.
O dönemde mübadele anlaşması ile gelenlerin, geldikleri ülkelere gitmesi yasaktı.
Ama bu aile mübadeleden önce Yunanistan’a gittiği için onların seyahat özgürlüğü vardır.
O sayede gelip Urla’da bıraktıkları evlerini görmek istemişlerdir.

AYRILIRKEN EVİN BAHÇESİNDE
BIRAKTIKLARIMIZI BULDUNUZ MU

O evde şimdi Girit mübadili o aile oturmaktadır.
“Müsade ederseniz evi görebilir miyiz” deyince Giritli aile “tabi ki” der ve birlikte Sanat Sokağındaki eve giderler.
Kahvelerini birlikte bitirirken Rum ailenin erkek üyesi onları şaşırtan bir şey sorar:“Ayrılırken evin bahçesine önemli eşyalar bırakmıştık, buldunuz mu?”
Giritli baba, “Evde öyle bir şey aramak hiç aklımıza gelmedi. Hiçbir şey de bulamadık. İsterseniz gelin bir de birlikte bakalım” der.
Giderken yanlarına şahit olarak da Urlalı bir tanıdıklarını alırlar.

HADİ BAHÇEYE ÇIKALIM
BİZE YERİNİ GÖSTERİN

Eve gelince önce kahveler içilir.
Sonra baba, “Hadi bahçeye çıkalım, bıraktığınız ne varsa alın” demiş.
Gerisini evin kız çocuğunun ağzından dinleyelim:“Babaannemin oturduğu üs katın kapısının önüne geldik. Salonun yan tarafından merdivenle yukarı çıktık. İçeri girdik. Vasili ve Eleni, babaannemin katında, annemin içine fazla tepsi ve tencereleri koyduğu, rafları küçük dolabın duvarındaki, bizim küçükken bebeklerimizi koyduğumuz çıkıntının. önünde durdu. “Bu çıkıntının arkasındaki duvarın içinde saklamıştık” der.
Babam hemen aylıkçımız Ramazan’ı çağırdı.
Annem babamla Girit Rumcasıyla konuşup, "Eve zarar vermesin” dedi. Ben henüz okula gitmediğim için Türkçe bilmiyordum. Onların Elenika dilini konuşmasını anlıyordum.
Ramazan çıkıntı duvarı yıktı. Arkada dolaba benzeyen bir şeyin önüne çakılan tahta sökülünce, ortaya bir kutu çıktı."

BUNLAR SİZİN
MALINIZ SİZ AÇIP BAKIN

“Vasili kutuyu alıp babama uzattı.
Babam “Bunlar sizin malınız, siz açıp bakın” dedi.
Kutunun içinde mücevherler vardı.
Eleni “Hiç olmazsa kutunun yarısını siz alın, paylaşalım” dedi.
Annem ve babam “Biz hiçbir şey istemiyoruz. Hepsi sizin malınız hepsini alın” dediler.

ELENİ KUTUDAN BİR BROŞ
ÇIKARIP ANNEME UZATIYOR

Bunun üzerine Eleni kutudan bir broşu alıp anne uzattı.
Annem onu da kabul etmedi.
Topraklarından koparılmış, aynı kaderi paylaşmış, bir Girit Türkü ile bir Urla Rum’u aile birbirine sarılır ve birlikte ağlarlar.
Bu gerçekten yaşanmış bir hikaye.
Hikayeyi, Girit Mübadili Urlalı bir ailenin........

© Bizim TV