Ankara’da Ölü Kadın Şair Fısıldadı: "Bu Masadan Biri İdam Edilecek"
Tüylerimi diken diken eden olay, Ankara’da yaşandı ve 16 yaşında bir genç kızın başından geçti.
Yıl 1958 olmalı…
Ankara’da Demokrat Parti yılları.
İşte o günlerden birinde Türk Dışişleri Bakanlığı’nda görevli bir büyükelçi ve eşi ilginç bir geceye davet edilir.
Bir ruh çağırma seansı yapılacaktır.
Büyükelçi eşini ve 16 yaşındaki kızını alıp davete gider.
BU KIZA DİKKAT
EDİN O BİR MEDYUN
Evde 20’ye yakın seçkin insan davetlidir.
Büyükelçi ve eşi eve geldikten bir süre sonra esmer bir adam büyükelçinin eşinin kulağına bir şey fısıldar.
Bunun üzerine büyükelçinin eşi kızını alır ve bir odaya girerler.
Adam genç kıza duvara dönmesini söyler.
Kız söyleneni yapıp duvara dönük beklerken, aniden bedeni kasılır, sonra sarsılmaya ve ileri geri hareketler yapmaya başlar.
Bir süre kendini kontrol edemez.
Esmer adam uzaktan kızı elleriyle yönlendirmektedir.
Bu titremeler geçtikten sonra adam kızın annesine, “Bu kıza dikkat edin. Bu kız medyum” der.
Genç kızın annesi hayretler içindedir.
Ama asıl şaşkınlığı bir süre sonra salona geçip ruh çağırma seansına geçtikten sonra yaşayacaktır.
ANKARA’DAKİ DAVETTE RUH
ÇAĞIRMA SEANSINDA YAŞANAN OLAY
Davetliler salonda yuvarlak bir masanın etrafına otururlar.
Adam davetlilerden, elleriyle birbirlerine dokunmalarını ister.
Masada bir de “Yazıcı” vardır. Gelen mesajları bir kağıda not almaktadır.
Biraz sonra masa inip kalkmaya başlar.
Genç kız masayı eliyle tutup durdurmaya çalışır ama başaramaz. O anı “Masada bambaşka bir enerji vardı” diye anlatır.
ÖLMÜŞ KADIN ŞAİRİN
RUHU MASAYA GELİYOR
Biraz sonra masaya “Ölmüş bir kadın şairin ruhu” gelir ve aynen şunu söyler:
“Üç vakte kadar askeri darbe olacak ve hükümet düşecek. Bu hükümette görev gören bir çok politikacı tutuklanacak, bazıları asılacak.”
Kısa bir sessizlik olur ve ölü kadın şairin ruhu devam eder:
“Asılacak olan bir kişi şu an aranızda bulunuyor….”
Masada buz gibi bir rüzgar eser.
Herkes birbirine bakarak, aralarından kimin asılacağı konusunda tahmin yürütmeye çalışırlar.
MİSAFİRLER DAĞLILIR VE O
MEŞUM GECE UNUTULUR TA Kİ...
Yıl 1958’dir.
Türkiye’yi 27 Mayıs darbesine götürecek gelişmeler 1957 yılında başlamıştır ama tırmanması 1959’dan sonra olacaktır.
Yani henüz askeri darbe lafı ortada yoktur.
Davetliler bu seanstan sonra evlerine dağılırlar.
Tabi ölü şairin kehaneti bir süre evlerde konuşulur.
Sonra unutulur.
ÖLÜ ŞARİN KEHANETİ İKİ
YIL SONRA GERÇEKLEŞİYOR
O geceden 2 yıl sonra 27 Mayıs darbesi yapılır.
Davetliler, darbe sabahı o meşum geceyi hatırlarlar ve bir daha şaşırırlar.
Ama asıl şaşkınlıklarını bir yıl sonra, 16 Eylül 1961 sabahı yaşayacaklardır.
O sabah Türkiye askeri darbe ile yıkılan Demokrat Parti hükümetinin bir başbakan ve iki bakanının idam edildiği haberi ile uyanır.
Asılan üç kişiden biri dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu’dur.
1958 yılının o ruh çağırma seansına katılan 20 kişiden biri odur.
Ölü kadın şairin kehaneti tutmuştur…
O GECE MASADAKİ GENÇ KIZ ÜNLÜ
YÖNETMEN CANAN GEREDE’DİR
O gece masanın başında oturan 16 yaşındaki kız ünlü sinema yönetmeni, senaristi ve oyuncusu Canan Gerede’dir.
(16 yaşında diyorum ama doğum tarihi ile ilgili iki tarih var. Biri 1943, öteki 1948)
Bu olayı onun geçen ay yayınlanan, “Devrim Çiçeği” adlı hatıra kitabında okudum.
Kitapta öyle ilginç olaylar ve anılar var ki;
Canan Gerede’yi bu kitapla tanıdım diyebilirim.
Ama kitapta beni asıl şaşırtan olay bir başkası…
MİŞİMA’NIN HAYATINI OKURKEN
AKLIMA GELEN DEVRİM SORUSU
Önceki hafta Paris’te satın aldığım kitaplardan biri, çok sevdiğim Japon yazar Yukio Mişima’nın hayatını........
© Bizim TV
