Kamu emekçileri ne alacak?
Kamu emekçilerinin toplu sözleşme sürecinde bir uzlaşma sağlanamayınca konunun hakem heyetine taşınması gündemde. İlk bakışta bu ifade, kamu kesiminde işleyen sağlıklı bir toplu pazarlık süreci varmış gibi bir izlenim yaratıyor. Sanki masada gerçekten emekçilerin haklarını savunan bağımsız sendikalar oturuyor, karşılarında da kamu adına dürüst ve iyi niyetli biçimde pazarlık yapan bir hükümet temsilcisi bulunuyormuş gibi görünüyor. Üstelik işin “hakem heyetine” havale edilmesi de, kararın objektif, tarafsız ve adil bir mekanizma tarafından alınacağı algısını güçlendiriyor.
Oysa gerçekte durum böyle değil. Türkiye’de kamu emekçilerinin toplu sözleşme süreci, adından başka hiçbir açıdan “toplu sözleşmeye” benzemiyor. Masaya oturan sendikaların büyük bölümü iktidarın doğrudan gölgesi altında hareket ediyor. En çok üyeye sahip konfederasyonların, işçi haklarını savunmaktan çok hükümet politikalarına meşruiyet üretme rolünü üstlendiği biliniyor. Kamu tarafı da, pazarlık yapmak üzere değil, dayattığı çerçevenin altına bir imza alabilmek için masaya geliyor. Dolayısıyla, ortada gerçek anlamda bir müzakere, eşitler arasında yürütülen bir pazarlık ya da........
© Birgün
