Bir dost ki…
Türkiye-ABD arasındaki ilişkiler seksen senedir “dostluk” kavramıyla açıklanır.
Dostluk, eşitliği, kardeşliği, doğruluğu ve barışı içerir. Geleneksel olarak kurnazlığın egemen olduğu bizdeki toplumsal yapıda gerçek dostluk yüzyıllardır türkülere konu olduğu gibi bu ülke insanı için çok büyük bir değerdir.
Türkiye-ABD ilişkileri ise neresinden ve nasıl bakılırsa bakılsın dostluk olarak adlandırılmayı asla hak etmiyor.
Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşına hiç de olumlu bakmayan, Lozan Barış Anlaşması Senatosu’nda onaylanmayan, Cumhuriyet’e ve onun özellikle sanayileşme politikasına karşı çıkan ABD, 1945 sonrasında Türkiye ile sarmaş dolaş oldu. Ülkemiz Sovyetler Birliği’nin yayılmasına karşı kalkan olacak, bunun karşılığında da ekonomik ve askeri yardım, daha doğrusu ABD ürünleri satın alacaktı. Döviz sıkıntısı, Türkiye’nin 1950’lerin ikinci yarısında ağır bir ekonomik ve siyasi bunalıma sürüklenmesi ve o süreçte “dost” ABD’den gerekli ekonomik yardımı alamaması Türkiye’nin ekonomik destek için Sovyetler’e yakınlaşma olasılığı ABD’yi çılgına çevirdi. Yakından incelenirse görülür ki 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin kamuoyundan ustalıkla gizlenen itici gücü ABD’dir. Açıkça ABD tarafından yaptırılan 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbeleri, bu ülkenin ulusal bağımsızlıkçı gençlerinin, aydın ve sanatçılarının öldürülmeleri sonucunu veren “faşizme destek” darbeleridir.
Her ülkede “gizli belgeler” yasalara göre belli bir süre sonra açıklanır.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d