menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstifa kültürünün anatomisi: Suçlu kim?

29 1
20.11.2025

Bir ülkede tren raydan çıkar, onlarca kişi ölür. Başka bir ülkede maden çöker, yüzlerce işçi toprağın altında kalır. Aynı soru her iki trajedide de yankılanır: “Kim sorumlu?”

Bu soru yalnızca suçun kimde olduğunu belirlemez — aynı zamanda bir toplumun ahlaki omurgasını da ortaya çıkarır. Bir ulusun bu soruya verdiği yanıt, onun hesap verebilirliği, vicdanı ve gücü nasıl anladığını gösterir. Bir yerde yanıt kısadır: “Sorumlu benim.” Başka bir yerde uzar, bahanelerle dolup taşar: “Benimle ilgisi yok, ama gerekli adımlar atılacak.” Bu iki cümle arasındaki fark, ülkelerin sorumluluk kavramını ne kadar farklı tanımladıklarının hikayesidir.

Kamu yönetiminde sorumluluğun üç yüzü vardır: Cezai sorumluluk, politik sorumluluk, ahlaki sorumluluk.

İlki hukukun alanına girer — kim kuralı ihlal etti, kim görevini ihmal etti. Suç bireyseldir, ceza da. İkincisi kamu vicdanının alanına aittir — kim yasayı çiğnedi değil, kim kamu güvenini boşa çıkardı. Üçüncü sorumluluk ise, hukuk ya da siyasetin dışında, toplumun ahlaki normlarıyla denetlenen alana aittir.

Bir kişi hukuken suçlu olmayabilir; ancak sorumluluğu altındaki sistemde bir aksaklık yaşandıysa, kendini siyaseten sorumlu hissedip görevinden ayrılması gerekir. Böyle bir istifa, suçun siyaseten kabulü ve alttaki kadroların soruşturulmasının önünü açan bir adımdır. İstifa etmediğinde, altındaki kusurlu yapıyı koruduğu anlaşılır; bu durumda cezai süreç, onu da kapsayacak bir kovuşturmaya dönüşmelidir. İstifa, yöneticinin kendini hatadan ve hatayı yapanlardan ayırması anlamına gelir. Olgun demokrasiler bu ayrımı bilir; diğerleri ise sorumluluk almak yerine suçlu aramayı seçer.

Ahlaki sorumluluk hukukun ve siyasetin ötesinde, toplumsal vicdanın tanıdığı bir yükümlülüktür. Politik sorumluluk çoğu zaman ahlaki sorumluluğu da beraberinde getirir. Ahlaki sorumluluk gelişmiş demokrasilerde üretimde çocuk, köle ya da hayvan sömürüsü kullanıldığı için bazı ürünlerin boykot edilmesinde de geçerlidir.

2023 yılında Yunanistan’da, Tempi yakınlarında iki tren çarpıştı; elli yedi kişi hayatını kaybetti. Olayın ardından Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis, kaza yerini ziyaret ettikten sonra istifasını açıkladı ve açıklamasında şu sözleri kullandı: “Bu acının kelimelerle ifade edilmesi mümkün değil.”

Karamanlis doğrudan bir hatası olmamasına rağmen, sistemin çöküşü karşısında ahlaki ve siyasi sorumluluk üstlendi. Onun istifası, bir suçun itirafı değil, bir onur beyanıydı. Bu, bir arınma eylemiydi — kendi döneminde bir şeylerin yanlış gittiğini kabul etmek ve kamu güvenini mazeretlerle değil, alçakgönüllülükle........

© Birgün