menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Can Holding’in sahibi Kemal Can’ın ifadesi ortaya çıktı: “Her şeyi devlet büyüklerinin yönlendirmesiyle yaptım”

128 5
02.10.2025

Türkiye’nin büyük holdinglerinden Can Holding’e 11 Eylül 2025’te kara para operasyonu yapılmıştı. Yıllardır kaçakçılık iddialarıyla gündeme gelen Can ailesine ait 121 şirkete el konuldu. Şirketin sahiplerinden Kemal Can, 25 Eylül’de gözaltına alındı. İki kardeşi ve oğlu ise halen firari. Soruşturma Can Holding’in medya grubunu satın aldığı Ciner Holding’e de sıçradı. Ciner Holding’in sahibi Turgay Ciner hakkında yakalama kararı çıkartılırken oğlu Atilla Ciner ile şirket yöneticisi Gökhan Şen tutuklandı.

Kemal Can’ın savcılık ifadesi, Saray rejiminde işlerin nasıl döndüğünü, perde arkasındaki üst düzey siyasetçi ve bürokratların özenle gizlendiğini gözler önüne seriyor.

Yandaş medyada yer alan haberlerde Kemal Can’ın etkin pişmanlıktan yararlandığı ve itiraflarda bulunduğu iddia edilmişti. İfadede bunun doğru olmadığı görülüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda alınan ifadesinin başında Kemal Can’a ‘Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor musunuz?’ diye sordu. ‘Hayır’ diye yanıt verdi.

Özgeçmişini anlatması istenen Kemal Can, 1973 yılında Ağrı Doğubayazıt’ta doğduğunu, 1987 yılından beri ticaretle uğraştığını ifade etti. Doğubayazıt’ta bir süre ticaret yaptıktan sonra İstanbul’a yatırımlar yaptıklarını söyledi. 1990-2000’li yıllarda un, yağ fabrikası, elektronik eşya üretimi ve ticareti yaptıklarını anlatan Kemal Can, “2000’li yılların öncesinde akaryakıt işlerine dair kendi istasyonlarımız mevcuttu, 2000’li yılların başında da kendi lisansını aldığımız Enerji Petrol A.Ş.’nin lisansını satın aldık. Halen de devam ediyoruz” dedi. Sanayici olduğunu ve aylık gelirinin 1 milyon TL olduğunu beyan etti.

Geçmişte sigara kaçakçılığı nedeniyle Can Ailesi’ne operasyonlar yapılmıştı ve yasal olarak da sigara fabrikası bulunuyordu. Devasa servetlerinin kaynağının da kaçakçılık olduğu iddia ediliyor. Ancak Kemal Can’ın tütün ticaretiyle ilgili beyanda bulunmaması dikkat çekiyor. Savcılık “Akaryakıt kaçakçılığı ya da sigara kaçakçılığı suçları ile iştigal ettiniz mi?” diye soruyor.

Kemal Can, “Herhangi bir şekilde kaçakçılık kanununa muhalefet eden herhangi bir suça iştirak etmedim. Buna dair mahkemece herhangi bir mahkûmiyet kararı bulunmamaktadır” diye yanıt veriyor.

Soruşturmada Kemal Can’ın kardeşleri Mehmet Şakir Can, Murat Can ve oğlu Rumert Onur Can da şüpheliler arasında. Ancak yakalanamadılar. Kemal Can’a bu kişilerin nerede olduğu soruldu. Kardeşlerinin yurtdışına gittiklerini oğlunun da Almanya’da olduğunu ifade etti.

Halka açık şirketlerden hisse alıp almadığı sorulduğunda ise Kemal Can, “Yalnızca Tekfen’den emin olmamakla birlikte yüzde 17-18 hissesini satın aldım. Yaklaşık 2 yıl zaman geçti. Başkaca halka açık herhangi bir şirkette hissem ve ortaklığım bulunmamaktadır” dedi.

Savcılık, Kemal Can’a şirketleri hakkında vergi dairesi tarafından vergi suçu, sahte belge tanzim etme gibi konularda yaptırım uygulanıp uygulanmadığı soruldu. Böyle bir yaptırım uygulanmadığı yanıtını verdi. Yani hakkında milyarlarca liralık kara para, vergi suçu iddiası bulunan Kemal Can hakkında daha önce bir işlem yapılmamıştı.

Savcılık genel sorulardan sonra Can Holding’in, Habertürk ve Show TV’nin de yer aldığı Ciner Medya Grubu’nu satın alınması olayına geldi. Şöyle soruldu:

“Can Holding’in Ciner Medya Grubu’nu satın alma sürecinde bizzat hangi rolü üstlendiniz?”

Kemal Can ‘devlet büyüğümüz’ vurgusu çok dikkat çeken şu yanıtı veriyor:

“Biz normalde holding bünyesinde medya sektöründe faaliyet göstermemiştik. 2024 yılı veya daha önceki zaman diliminde KRT TV’nin 3’ü peşin 4’ü taksit olmak üzere toplamda 7 milyona alınması konusunda bir devlet büyüğümüz aracı olmuştu. Ancak biz sektörü bilmediğimizden ve o dönemki çeşitli süreçlerden kaynaklı olarak bundan vazgeçtik.”

Tabii ki herkesin aklına gelen ilk soru şu:

“Kemal Can’ın ‘Devlet büyüğümüz’ dediği kişi kimdir ve hangi nedenle kaçakçılıkla suçlanan bir ailenin holdinginden KRT TV’yi satın almasını istedi?” Ancak savcılık bu çok önemli soruyu sormadı.

Üstelik Kemal Can, Ciner Medya Grubu’nu da devlet yetkilisinin talebiyle aldığını anlatıyor:

“Geçen yıl Ankara’daki Çayırhan Termik Santrali’nin alım ihalesi söz konusuydu. Bu termik santral daha öncesinde Turgay Ciner’e aitti. Turgay Ciner ile olan münasebeti ve nezaketen Kenan Tekdağ, bu termik santralin alımı konusunda ihaleye girmekte herhangi bir sakınca olmadığını bana iletti. Daha sonrasında benim bu termik santral işinden kaynaklı olarak yine bir devlet yetkilisi aracılığıyla Turgay Ciner’in Silopi’deki termik santralini ve medya grubunu bana satma konusunda teklifi söz konusu oldu. O dönem çok sayıda arabuluculuğun yüksek kullanıldığı bir süreçti.”

Kemal Can’ın devletten teşvik aldıklarını ortaya koyan şoke edici yanıtı şöyle devam ediyor:

“Bizim Mersin’de kapalı 570 bin metrekare alanı olan ve ham maddenin elektronik üretime dönüştüğü 8 fabrika barındıran Avrupa’nın en büyük elektronik üretim tesisi projemiz vardı. Bu yatırım için uzun vadede devlet yatırım teşvikiyle beraber 1 milyar dolardan fazla para harcadık.”

Bu açıklamasından sonra tekrar konuyu Ciner Medya Grubu’nun satın alınmasına getiren Kemal Can, devlet içindeki yetkililerin devreye girdiğini net şekilde ifade ediyor:

“Silopi’deki termik santral ve medya grubunun satın alınmasının, mali açıdan risk barındırması, sektöre yabancı olunması ve ailemin bu konuya şerh düşmesi nedeniyle ben çok sıcak yaklaşmadım. Sonrasında yine üst düzey yetkililerin de araya girmesiyle Silopi ‘deki........

© Birgün