Olay Perpetuum Mobile’de geçer
Olgu, sürekli tekrar eder, dolayısıyla öngörülebilir olandır. Olay ise hiç hesapta yokken birdenbire gerçekleşir ve olgular düzenini bozar. İlişkilerimiz, alışkanlıklarımız artık eskisi gibi değildir. Olguların düzeninde aynı olan sürekli geri döner. Olay ise olgular düzeninde gerçekleşen bir kırılmadır. Olgu ve olayı karşıt kutuplara yerleştirmek alışkanlık olmuştur. İkili karşıtlıklara dayalı düşünce, şeyleri birbirleriyle çatıştırmayı sever. Olgu ve olayın birbirleriyle çatışmadığını, bırakın birbirlerini dışlamayı, aksine iç içe geçtiklerini, yeri ve zamanı geldiğinde birbirlerine dönüşebileceklerini kavrayamaz. Zira olgu olarak nitelediğimiz şeyler, hep aynı şekilde geri dönmez. Her tekrar ettiklerinde küçük de olsa bir fark ortaya çıkar ve fark edemesek de, ki bu bizim algısal yetersizliğimizden kaynaklanır, şeyler değişir. Olgu olarak tanımladığımız şeyler asla olaylardan muaf değillerdir. Şeylerin başlarına, bizim ayırdına varamadığımız peş peşe mikro olaylar gelir ve sonunda olgular olaylara dönüşürler: “O kadar değiştim ki sizi tanıyamadım” (Oscar Wilde). Olaya dönüşen olguların sadece kendi ezberleri bozulmaz, diğerlerinin de ezberlerini bozarlar.
Fakat olaylara da alışılır. Bir süre sonra olaylar olgulara dönüşür ve düzen yeniden kurulur. Olguların düzeni ezberlerin, alışkanlıkların düzenidir. İnsan bir kere alışmaya görsün, çok geçmeden olgular arasında........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d