Utanmazlar
Geçenlerde okul arkadaşları grubumuzda paylaşılmıştı: “Ingrid Bergman'a sormuşlar; ‘Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?’ ‘Utanç’ demiş Bergman, ‘Dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir.’ Çünkü utanmak ‘kibir’ denilen en büyük günahın panzehridir. Yalanın, iftiranın, hırsızlığın, pişkinliğin, arsızlığın önündeki en büyük engeldir.”
Bergman’a bu sorulmuş mu, o da böyle cevap vermiş mi, bilmiyorum. Aslında hiç sanmıyorum. İnternette sıklıkla karşılaştığımız bir şeyi birine yakıştırarak yayma hallerinden biri diye düşünüyorum.
Ama olsun, anlatılmak istenenin doğruluğuna, dünyayı utanan insanların kurtaracağına on yıllardır ben de inanıyorum.
Doktora tezimi “Utanıyorum ama gazeteciyim” adıyla kitaplaştırmamın nedeni buydu. Gazeteciler olarak kötü şeyler yapıyorduk, ama aynı zamanda utanıyorduk. İşte o utanç umudumdu benim, ona sarılabilsek düştüğümüz mesleki çukurdan çıkabilirdik.
Şimdi, bir otel yangını ardından yapılan gazeteciliğe bakınca, güçlüye yapışmanın ne kadar yaygınlaştığını, umudum olan utancın ne kadar azaldığını görüyorum.
Bir gazeteci göçüp gidiyor, en yakın arkadaşlarının ardından yazdığı sadece şu: “Ah be …., çok erken olmadı........© Birgün
