“Mektup selam söyle...”
Çok mektup yazdım, “yazılan mektup senden çıkmıştır” düşüncesiyle de hemen hepsini yolladım, adreslerine ulaşmıştır çoğu da sahibine ulaşmış mıdır, bundan emin değilim! Öyle ya, yenisi bir yana, eski dünyaya da herkes mektup beklemeye gelmemiştir! Ben hiç olmazsa eskisinde beklemeye gelenlerdenim, beklemesiyle meşhur sabır taşı olmasam da kendi çapımda mektupçu sayılırım!
Şimdi buraya yazdığıma bakmayın, bizimki artık mektup üzerine gevezelik sayılır, biraz da “ahh mirim nerde eski mektuplar?” nostaljisiyle mektubu, zarfı, pulu anmak, kimi mektupların hâlâ saklandığı duygusuyla avunmak!
Ben de ne yazık ki zamanın ruhuna kapıldım, mektubu oyaladım, zarfı boşladım, pulun kalbini kırdım ama iyi şeyleri korumak da şu muhafazakâr dediklerimize değil bize düştüğü için treni, mektubu, avluları ve bunlar gibi kadim şeyleri, nesneleri de unutmadım!
Ne yaptın derseniz, 20 yazarlı bir derleme dışında, trenlerle ilgili iki kitap yazdım, üçüncüsü de yolda. Mektupla ilgili bir şiir kitabı, adı Zarf, bir açık mektup kitabı Haziran, Tekrar, bir de yenilerde, Ali Ekber Çiçek’ten........
© Birgün
