Futbol artık sadece sahada oynanmıyor. Oyunun büyük kısmı ekranlarda, banka hesaplarında, hisse tablolarında ve algoritmaların önceliklerinde şekilleniyor. Modern futbolun dili “yatırım”, “geri dönüş”, “marka değeri” gibi kavramlarla örülüyken taraftara hitap eden hamleler gitgide seyrekleşiyor. İşte tam da bu atmosferde Beşiktaş’ın Orkun Kökçü transferi, salt bir sportif hamlenin ötesine geçip başka bir anlamı var. Bu anlamı doğru yere koymak için önce transferin arka planına ve sonrasına yakından bakmak gerek.

Orkun Kökçü, Avrupa’da kalmak için fazlasıyla yeterli niteliklere sahip bir oyuncu. Feyenoord’da gösterdiği liderlik ve oyun aklı, onu Benfica gibi Avrupa’nın en saygın kulüplerinden birine üstelik kulüp tarihinin rekor bonservis bedeliyle taşıdı. Henüz 23 yaşında, kaptanlık yapmış, Şampiyonlar Ligi’nde fark yaratmış ve Avrupa'nın radarına çoktan girmiş bir oyuncudan söz ediyoruz. Böyle bir kariyerin Türkiye’ye, üstelik ekonomik olarak zor günlerden geçen bir kulübe yönelmesi alışıldık bir tercih değil. Hele ki........

© Birgün