Fenerbahçe’nin başarısının formülü: Gelenek ve istikrar!
Sabır ve istikrar ülke sporunun pek fazla alışık olmadığı kavramlar. Günlük yaşayan taraftarlar sonucun hemen gelmesini ister. Burada bir sorun yok taraftarlık dediğimiz şey tam olarak bu. Zamanından, emeğinden artırıp gönül verdiği kulüpten az da olsa talepte bulunan insanlara hak vermek gerek. Ancak sporu yönetenler olaya bu gözle bakamaz, daha doğru tutarlı hamleler yapmak durumundalar. Doğru atılan her adım geleceğe kalan bir miras. Kendinden sonra da bu mirasın devam etmesi için gerekli yapıyı oluşturmak sporu yönetenlerin görevi.
2006’da Fenerbahçe, dönemin güçlü takımı Ülker’le birleşme kararı aldığında böyle bir yola girdi. Sarı-lacivertli kulüp, basketbola futbolun dışında ‘amatör branş’ muamelesi yapmadan profesyonelce yönetmek ve hak ettiği değeri vermek amacındaydı. Gerçi haklarını vermek gerek Fenerbahçe bünyesinde bulunan hiçbir sporcuyu ‘amatör’ olarak sıfatlandırmıyor, hak ettikleri değeri veriyor. Zaten ömrünü bir branşa adamış profesyonel olarak çalışmış, yaşamış bir atlete ‘amatör’ demek ne kadar doğru, takdir sizlerin.
Konumuza geri dönersek, 2006’da yapılan hamleler Euroleague seviyesinde hemen sonuç vermedi. Sarı-lacivertliler ilk Final Four’u oynamak için dokuz yıl bekledi. Bu süreçte günlük düşünerek projeden vazgeçebilirlerdi ama sabırla devam ettiler. Sonuç: 2015’ten bu yana oynanan 10 dörtlü finalin 8’inde boy gösteren ve çıktığı dört finalin ikisini kazanan bir takım. Alınan iki şampiyonluk elbette çok kıymetli ama hep zirvede olmak esas takdir edilmesi gereken unsur. Peki Fenerbahçe........
© Birgün
