12 Ağustos’ta kimseye söz vermeyin
Türkiye’de son zamanlarda ilginç bir yönetici sınıf ortaya çıktı. Her şeyi bildiğini zanneden, çalışanlarına ya da üyelerine yukarıdan bakan, bulunduğu mevkiyi kamu yararına değil de kendi çıkarına kullanan egosantrik bir yönetici sınıfı.
Bu özel sektörde de, kamu idaresinde de, sivil toplum kuruluşlarında da böyle ne yazık ki. Son zamanlarda müzik meslek birliklerinin yönetim kadrosunda da benzer bir hastalıklı yapıyla karşı karşıyayız. Amaçları sadece seçilmek olan bu insanlar bulunduğu kabın şeklini almakta benzersizdirler. Ne telif umurlarında ne üyelerinin aldığı hakedişler ne de müzik sektörü. Onlar için önemli olan sürekli göz önünde olmak üyelerine şirin görünmek bu sayede yeniden koltuğa oturabilmek. Cenazede de onlar vardır, düğünde de, herhangi bir anmada da. Teşvikiye Camii'nde de onlar vardır. Okmeydanı Cemevi’nde de.
Bir bakarsınız sağcı bir partiden milletvekili adayı olurlar, bir bakarsınız Nâzım Hikmet anmasında en ön sırada. Sorduğunuz hiçbir soruya doğru cevap vermez, duymazdan gelirler.
∗∗∗
Mesela "Ustacım senin meslek birliğinden aldığın maaş ne kadar" diye sorarsınız onlar “Hayırlı cumalar” diye cevap verirler. Ya da "Bir bina almışsın meslek birliğine ama bina sağlam çıkmamış, yıkıp yeniden inşaata başlamışsın, niye satın alırken sağlam mı değil mi diye kontrol ettirmedin, üyenin parasına yazık değil mi" dersin “Bence bu maç berabere biter” diye........
© Birgün
