Komşudan korkuya
Sosyal medyada karşıma sık sık şu kadar saniyede şu kadar çocuk öldürülüyor, şu kadar kadın tecavüze uğruyor gibi paylaşımlar çıkıyor. Zizek'in 'Violence' adlı kitabında yazdığı gibi bu "aciliyet haberleri" sorunun gerçekçi çözümünden çok başka şeylere kapı aralıyor. Bir kahve markasının zincir mağazalarındaki posterlerinde yazan, "içtiğiniz kahve Guatemala'daki çocukların sağlık harcamalarına gidiyor" gibi bir ifade de o aciliyet baskısı var. Kahvenizi yudumlarken bir çocuğun sağlığına kavuştuğunu hayal ederek acil bir tatmin bulabilir, kendinizi iyi hissedebilirsiniz. Aynı zamanda bu "aciliyet" söylemi, kişinin işlevsizliğini, çaresizliğini de yüzüne vuruyor. Bu kadar acil bir duruma nasıl müdahale edilebilir ki? Düşünmek için zaman yok” baskısı, çözümü hızlandırmaz; insanı felç eder.
Sosyal medyada, TV’lerde, gazetelerde hep aynı cümleler: “Her şey kötüye gidiyor, tarihe not düşüyoruz…” Bu anlatının beklentisi, birilerinin acilen harekete geçmesi. Beklenti açık: Birilerinin hemen harekete geçmesi. Oysa asıl ihtiyaç, sabırla düşünmek. Zizek’in ya da Bifo Berardi’nin işaret ettiği gibi, belki de asıl ihtiyaç duyulan şey sabırla oturup düşünmek. Oysa “doğa yok oluyor, insanlar katlediliyor”........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis