menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yok partili rejim

52 37
04.09.2025

CHP’ye yönelik siyasi darbe sürecinde sıra, en sarsıcı hamlelere geldi. Ekrem İmamoğlu’nun saf dışı bırakıldığı 19 Mart operasyonuyla başlayan bu süreç, CHP’nin tümden ele geçirildiği ve muhalefetin parçalara ayrıldığı bir noktaya doğru ilerletilmeye çalışılıyor. CHP İstanbul İl Yönetimi’ne kayyum atanmasını da bu doğrultuda ele almak gerek.

İktidar, toplumsal destek yarışında muhalefetin gerisinde kalmasına rağmen, genel olarak devlet, özelde de yargı üzerindeki kontrolü sayesinde kendi lehine bir siyasi güç asimetrisi yaratabiliyor. Siyasi alanın dizaynı, Anayasal düzende tarafsız olması gereken yargı erkinin eylemleriyle gerçekleştiriliyor. Yargının siyasi arenada seçtiği hedeflerle adeta iktidar için yol temizliği yapıyor. Alışılagelmiş siyasi mücadele yöntemleriyle bu düzeneğe karşı koymak oldukça güç.

İktidar sonuna kadar yargıdan gelen avantajını kullanmaktan geri durmuyor. Mayıs 2023 seçimlerinin ilk turunda yarış dışı kalan cumhurbaşkanı aday Sinan Oğan’ın, ikinci turda Erdoğan’a destek verme karşılığında şahsi menfaat sağlayıp sağlamadığını soruşturma konusu etmeyen, içinde milyon dolarların, arsaların, villaların geçtiği iddiaları önemsemeyen yargı, CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nde delegelerin 150 bin lira ve cep telefonu aldığı söylentilerinden hareketle partinin il yönetimine kayyum atadı. Özgür Çelik ve CHP’nin İstanbul il yöneticilerini görevden uzaklaştırdı. Üstelik bunu daha davayı sonuçlandırmadan, “tedbir” gereği yaptı.

Çok katmanlı bir saldırı politikası izliyoruz. Ülkede milyonlarca yurttaş zorlu koşullarda yaşam savaşı verirken, yaşananların sorumlusu olan iktidar, anamuhalefeti adliye koridorlarına sıkıştırıyor. Muhalefet doğal olarak hücum pozisyonunda değil, savunma pozisyonunda kalıyor. Halkın yaşadığı ekonomik sorunlar da gündemin odağında değil anca detayında kendine yer........

© Birgün