menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bağlı ama şartlı

22 1
06.11.2025

Cumhur İttifakı içindeki çelişkiler son günlerde yeniden tartışma konusu haline geldi. Ortakların Kıbrıs ve “süreç” meselesindeki eşgüdüm sorunu, ABD’ye yönelik örtüşmeyen tutum ve söylemleri, haliyle birçok soru işareti doğurdu.

Gözler hafta başında Bahçeli’nin 4 Kasım Salı günü yapacağı grup toplantısına çevrilmişti. MHP liderinin ittifak içinde çatlağa neden olan konulara dair hangi mesajları vereceği merakla bekleniyordu. Bahçeli ise Cumhur İttifakı’na olan bağlılığını bir kez daha yineleyerek aksi yöndeki beklentileri boşa çıkardı. Bununla birlikte ittifakın önüne yeni ödevler de koydu ve kriz potansiyelini canlı tuttu.

Bahçeli ilk ödevi grup toplantısında dillendirdi. Meclis’te süreç için kurulan komisyonun İmralı’ya giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini söyledi. MHP’li vekillerin de İmralı’ya gidecek heyette yer alabileceğini, bunda çekinecek bir şey olmadığını belirtti. İkinci ödevi ise grup toplantısından sonra, gazetecilere açıklama yaparken verdi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliyesini, tam da cezaevinde 9. yılını doldurduğu gün istedi. Demirtaş’ın tahliye edilmesinin Türkiye için hayırlara vesile olacağını ifade etti.

Değişimi gözden kaçırmamak gerek; Bahçeli geçen yıl ekim ayında yeni süreci başlatırken “Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM Parti’ye uzansın” diyerek Öcalan’ın merkezinde yer aldığı ve Demirtaş’ın dışlandığı bir süreç kurgusu yapmıştı. Aradan geçen zaman diliminde burada bir güncelleme gerçekleşmiş gibi görünüyor. Belli ki Bahçeli, Öcalan’ın tek başına yetersiz kalacağına, Demirtaş’ın ise -sorun çıkarmaktan ziyade- sürece katkı koyacağına (tahliyenin etkisiyle bile) ikna oldu ya da bu ihtimali denemeye değer buldu. Demirtaş’ın verdiği mesajların da bu kanının........

© Birgün