menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Asgari ücrette başka bir yol!

35 54
13.10.2025

Halk sağlığının ve emeğin haklarının yılmaz savunucusu Dr. Ergün Demir’in anısına…

2026 yılı asgari ücret tespit süreci şimdiden çıkmaza girmiş durumda. Oysa asgari ücrete 2025 yılı içinde zam yapılmamış olması nedeniyle beklenti büyük. Hem miktar ve hem de yöntem açısından sancılı bir döneme giriyoruz. Uluslararası sermaye çevreleri yüzde 20 zamdan söz ederken asgari ücrette yöntem belirsizliği sürüyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi tarafını temsil eden Türk-İş geçen yılki asgari ücret görüşmelerinin ardından komisyona bu yapısıyla artık katılmayacağını açıklamıştı. Türk-İş Aralık 2025’te toplanması beklenen komisyona katılmayacağını çeşitli zeminlerde sözlü olarak tekrarlıyor.

Mevzuata göre işçi tarafını sadece Türk-İş temsil ediyor ve Türk-İş’in katılmaması halinde komisyonda işçi tarafı olmayacak. Bu durum asgari ücret görüşmeleri için ciddi bir krize işaret ediyor. İşçisiz toplanacak bir komisyon ve alacağı karar teknik olarak mümkün olsa da tartışma yaratacak ve meşru olmayacaktır.

Türkiye’de asgari ücret tespit süreci uzun süredir tıkanmış durumdaydı. Türk-İş’in geç de olsa asgari ücretin belirlenme sürecine yaptığı bu itiraz haklıdır. Bu vesileyle asgari ücret tespit süreci yeni baştan ele alınmalı ve demokratikleştirilmelidir. Bu yazıda daha demokratik bir yöntem önerisi yapmaya çalışacağım.

1936 tarihli İş Kanunu ile erken Cumhuriyet döneminde mevzuatımıza giren asgari ücretin uygulaması 1951 yılında başladı. Asgari ücret kimi değişiklikler olmakla birlikte başından beri üç taraflı komisyonlar aracılığıyla belirleniyor. Asgari ücret 1951-1967 arasında mahalli komisyonlar aracılığıyla belirlenirken, 1967 sonrasında merkezi bir Komisyon sistemi kabul edildi. 1974 yılından bu yana asgari ücret Türkiye çapında belirleniyor.

İş Kanunu’na göre her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için ücretlerin asgari sınırları, en geç iki yılda bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile belirlenir. Asgari ulusal düzeyde, bölge, yaş ve sektör ayrımı yapmaksızın tek tip olarak saptanır.

Komisyonda beş hükümet, beş işveren ve beş işçi temsilcisi yer alıyor. İşçi ve işveren temsilcileri en çok üyeye sahip üst işçi ve işveren örgütleri tarafından (Türk-İş ve TİSK) saptanıyor. Komisyonda DİSK ve Hak-İş yer alamıyor. Böylece işçilerin önemli bir bölümünün komisyonda temsili engelleniyor.

Beş hükümet temsilcisi çeşitli bakanlık ve kurumları temsilen belirleniyor. Komisyon oy çokluğu ile karar alıyor. Komisyonun kararları kesin ve kararlara karşı yargı yolu açık değildir. Asgari ücret tespit sürecinde toplu pazarlık sürecinde olduğu gibi uyuşmazlık prosedürü işlemiyor ve toplu eylem imkânı tanınmıyor.

Dolayısıyla hükümet ve işveren tarafı aynı doğrultuda oy kullandığında işçi tarafı azınlıkta kalıyor. 2000-2024 arasında 28 kez yapılan asgari ücret görüşmelerinin sadece sekizinde taraflar arasında uzlaşma sağlandı.

İşçi tarafı 18 kez saptanan asgari ücrete itiraz ederken, bu yıllara ilişkin asgari ücret miktarı hükümet ve işveren tarafının işbirliği ile saptandı. Sadece 8 kez oybirliği sağlandı. İşverenler sadece 2 kez itiraz etti.

İşveren kanadının 2000 yılından bu yana sadece 2 kez, buna karşılık işçi kanadının ise 18 kez asgari ücrete itiraz etmesi, asgari ücret tespit sürecinin kimin lehine işlediği konusunda oldukça açıklayıcıdır.

Komisyonun yapısı 2018’e kadar iş kanunları ile saptandı. Asgari ücret iş kanunları ile düzenlendiği için bunu saptayacak komisyonun da İş Kanunu içinde yer alması kanun yapma tekniği ve yasama kalitesi açısından gereklidir. Ancak 2018’de başkanlık rejimine geçilmesi sırasında sessiz sedasız bir biçimde........

© Birgün