menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

6,5 milyonu bekleyen tehlike! Kamu emekçileri toplu pazarlığı

67 23
11.08.2025

Kamu çerçeve protokolünün (KÇP) hüsranla sonuçlanmasının ardından gözler kamu görevlileri (memurlar) ve emeklilerini kapsayan 8. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde. 4 milyonu memur, 2,5 milyonu emekli memur olmak üzere 8. dönem toplu sözleşmesi yaklaşık 6,5 milyon emekçiyi kapsıyor. Asgari ücretten sonraki en büyük zam pazarlığı söz konusu. Kamu işçileri toplu pazarlığı (KÇP) 600 bine yakın işçiyi kapsıyordu. Memur toplu pazarlığı ise bunun 10 katından çok daha büyük bir emekçiyi doğrudan ilgilendiriyor.

Pazarlık, toplam 11 hizmet kolunda ve kamu görevlilerinin geneli için yürütülüyor. Masada 10 hizmet kolunda Memur-Sen, 1 hizmet kolunda (kültür ve sanat) ise Türkiye Kamu-Sen oturuyor. Genelde ise Memur-Sen tek yetkili. Hükümetin toplu sözleşmedeki niyeti açık: Tıpkı KÇP’de olduğu gibi bir oldubitti ve son dakikada Hakem Kurulu manevrasıyla sonuç almak. “Yetkili” Memur-Sen ise etkisiz, eylemden ısrarla kaçıyor.

Toplu sözleşme görüşmelerinin hizmet kollarını kapsayan ön müzakereleri 5 Ağustos’ta tamamlandı. Hükümetin genel zam teklifini 12 Ağustos’ta vermesi bekleniyor. Ancak bu tarih 15 Ağustos’a sarkabilir. Esas hakkındaki görüşmelerin 19 Ağustos’ta başlaması bekleniyor. Sürecin Hakem Kurulu ağustos ayının son iş günü (29 Ağustos) bitmesi gerekiyor. Böylece esas müzakereler için sadece birkaç gün kalıyor.

8. dönem toplu sözleşmesi 2026-2027 dönemini kapsayacak. 6,5 milyonluk bir çalışan ve emekliyi kapsamasına rağmen memurların toplu pazarlığında grev, iç mevzuatta fiilen yasaklanmıştır. İç mevzuata göre memurların grev hakkı yok. Masada anlaşma olmazsa devreye Kamu Görevlileri Hakem Kurulu girecek ve nihai kararı o verecek!

Aslında memur toplu pazarlığı, sonucu önceden belli, adrese teslim ve despotik bir süreçtir. Özgür toplu pazarlık yok. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, AKP tarafından 2012 yılında büyük bir reform olarak sunulsa da despotik bir toplu pazarlık rejiminden başka bir şey değil.

Önce yetki ve toplu pazarlık sürecindeki acayiplikten başlayalım. 4688 sayılı yasa, adrese teslim bir yasa. Yetki süreci de böyle planlandı. Kamu görevlilerini hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendika, genelde de en çok üyeye sahip konfederasyon temsil ediyor. En çok üyeye sahip konfederasyonun başkanı, toplu sözleşmeyi imzalamaya tek başına yetkili.

Bu düzenlemenin Memur-Sen için yapıldığı bir sır değil. Nitekim Memur-Sen hükümet desteğiyle uzun süredir en çok üyeye sahip konfederasyondur ve hizmet kollarında da genellikle Memur-Sen üyesi sendikalar en çok üyeye sahiptir.

Bu yetki sistemi yasaya uygun olsa da gayrimeşru ve hukuksuzdur. Memur-Sen’in sendikalı memurların çoğunluğunu (yüzde 50’den fazlasını) temsil ettiği dönemlerde bu sistemin kısmen bir meşruiyet zemini vardı. Ancak Memur-Sen bir süredir irtifa kaybediyor. Hem toplam memurlar hem de sendikalı memurlar arasında temsiliyeti ciddi biçimde azalıyor.

Memur-Sen 2018’de sendikalı memurların yüzde 64,2’sini temsil ediyordu, 2025’te temsiliyet oranı yüzde 46,5’e geriledi. 2018’de toplam memurların yüzde 32’sini temsil ediyorken bu oran 2025’te yüzde 27’ye düştü. Toplam 6,5 milyon memur ve emekli içinde Memur-Sen’in temsil gücü yüzde 17 civarındadır.

Ortada inanılmaz bir asimetri var. Memur-Sen ne sendikalı memurların ne toplam memurların ne de memur ve emeklilerin çoğunluğunu temsil ediyor. Bu acayip sistemde Memur-Sen’in temsil........

© Birgün