menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yargı kıskacında direnmek…

40 9
20.09.2025

Adalet mülkün temelidir” sözünü “Adalet mülkiyetin temelidir” biçiminde anlayanlar var!

Özdeyişteki “mülk” sözcüğü, eski zamanların dilinde “ülke” anlamındadır. Bu sözle demek isteniyor ki bir ülkede adalet yoksa o ülke temelsiz bir yapı gibi ayakta kalamaz, çöker…

AKP iktidarında yargı alabildiğine siyasallaştı. Adalet aygıtı, ülkeyi Saray rejiminin istekleri doğrultusunda biçimlendirmeye başladı. Bu yüzden de adalete güven çok azaldı. Geçmişte de kusursuz değildi yargımız ama iktidarlar karşısında görece bağımsız bir konumdaydı. Mahkemelere giderken yargıçların hukuka uygun davranacaklarına ilişkin güçlü bir inanç vardı içimizde. Sıkıyönetim mahkemelerindeki askeri yargıçlar bile bugünkü siyasallaşmış yargı mensuplarından daha adildi. Onlar hiç değilse biçimsel hukuk kurallarına özen gösteriyorlardı. Kes-yapıştır kararlarla tutuklamalar otomatiğe bağlanmıyor; kendi ayağıyla gidip savcıya ifade veren insanlar “kaçma şüphesi var” gerekçesiyle tutuklanmıyordu! Dışarıdan karışmalarla yargının doğal işleyişi bozulunca bu kurumun saygınlığı toplum katında çok yara aldı.

Türkiye’de olağan yargı süreçleri işlemiyor artık. Savcılığa çağrılarak ifade verme dönemi sona ermiş görünüyor. İktidar yandaşlarının yalan yanlış şikâyetleri bile gece yarısı operasyonlarının konusu olabiliyor. Artık öğrendik: AKP iktidarında gözaltına alınmak, en az dört gün insanlık dışı koşullarda nezarette tutulmak anlamına geliyor! Gözaltı ve tutuklamalar sıradan bir uygulamaya dönüştü. Hiç kimsenin hukuk güvencesi kalmadı. Gazetecilere, sinema oyuncularına, menajerlere “hükümeti devirmek” gibi akıl almaz gerekçelerle dava açılabiliyor. Seçilmiş belediye başkanları, bu iktidarın ballı ihalelerle palazlandırdığı açgözlü üstencilerin........

© Birgün