menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Nusaybin Sınır Kapısı’nın açılması, gecikmiş bir adımın doğru zamanda atılması demek”

14 0
25.11.2025

Şam yönetimi ile Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan 10 Mart Anlaşması’nın yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi bekleniyor.

Anlaşmanın temel maddeleri; tüm Suriyelilerin haklarının güvence altına alınması, Kürt toplumunun haklarının korunması, ateşkesin sağlanması, devlet kurumlarının entegrasyonu, mültecilerin güvenli dönüşünün garanti altına alınması, Suriye devletinin “terörle mücadele” operasyonlarına destek verilmesi ve bölünme çağrıları ile nefret söylemlerinin reddedilmesi şeklinde sıralanıyor.

Anlaşmanın öne çıkan başlıklarından biri, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu ve Suriyeli Kürtlerin haklarının anayasal düzeyde tanınması. Anlaşma, sınır kapılarının yönetiminin Şam’a devredilmesini de öngörüyor.

Bu kapsamda gündeme gelen başlıklardan biri ise Mardin-Şırnak karayolu üzerinde bulunan ve Suriye’deki iç savaş nedeniyle “güvenlik” gerekçesiyle 13 yıldır kapalı tutulan Nusaybin/Kamışlo Sınır Kapısı’nın açılması.

Sınır kapısının açılması, sadece ticari ilişkiler açısından değil, bölgedeki barış ve demokratik süreçlerin desteklenmesi açısından da önem taşıyor.

bianet’e konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin Milletvekili Saliha Aydeniz, sınır kapısının açılmasının hem Türkiye’deki barış sürecine hem de Suriye’deki siyasi sürece katkı sağlayacağını vurguladı. Aydeniz, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Nusaybin ile Kamışlo arasındaki sınır kapısının açılması, tam da gecikmiş bir adımın doğru zamanda atılması anlamına geliyor. Yıllardır kapalı olması, bir halkın ikiye bölünmesi demekti. Oysa Kamışlo ve Nusaybin gerçekte tek bir yerleşim birimidir. Kürtler, tren hattına göre burayı ‘üst hat’ ve ‘alt hat’ diye tarif eder: Serxet û Binxet. Tren rayının altı ve üstü… Aynı yaşamın, aynı hafızanın ikiye bölünmüş hâli. Sınırın kendisi bile, Kürtlerin tarihsel olarak yok sayılması, inkâr edilmesi ve hatta imha politikalarıyla doğrudan bağlantılı.

“Bugün sınır kapısının açılmasıyla, bir halkı bölmenin yöntemlerinden biri son bulmuş olacak. Üstelik Nusaybin Kapısı, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan en kısa yolu. Irak ve Suriye üzerinden Körfez’e uzanan ticaret hattı açısından kritik bir geçiş noktası. Yaşanan bunca ekonomik krizde, bu adım Türkiye’yi ticari olarak da rahatlatacaktır.

“Sınırın diğer tarafı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolünde. Bu açıdan da kapının açılması, sadece ticaretin değil, Rojava’daki Kürtlerin varlığının ve orada kurulan barış-demokrasi sürecinin tanınması anlamına geliyor. Bu da olması gerekendir. Çünkü sınırın iki tarafındaki halk, aynı halk. Böylesine bir süreçte oradaki statüyü, dili, toplumsal yaşamı yok saymak başlı başına bir çelişkidir. Kuzeydoğu Suriye’de kurulan özerk yapı, barışı, demokrasiyi ve hakları esas alan bir sistem. Bahsettiğimiz sistem Türkiye için tehdit değil; aksine ekonomik, siyasal ve toplumsal bir fırsattır. Kaldı ki Türkiye, Şam yönetimiyle nasıl görüşebiliyorsa, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile de görüşebilir ve görüşmelidir. Bu görüşmeler Türkiye’nin geleceği ve demokrasisi açısından önemlidir. Kürt meselesinin demokratik çözümü, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin ortak meselesidir.”

Aydeniz, IŞİD sonrası SDG tarafından oluşturulan yönetim biçiminin Türkiye ve bölge ülkeleri açısından bir tehdit değil, aksine bir güvence olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sınır kapısının açılması, Suriyeli Kürtler ile ilişkilerin güçlenmesi için önemli bir ilk adım. 26 Nisan’da Kuzeydoğu Suriye’de Kürtler ulusal bir konferans düzenledi. Konferansta bulunmuş biri olarak söylüyorum: Orada Türkiye’nin tehdit olarak algılayabileceği hiçbir durum yoktu. Büyük bir yıkım yaşamış olmalarına rağmen insanlar yeniden bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar… Hayat akıyor. Halklar ve inançlar yok sayılmıyor. Sağlık, eğitim, hukuk gibi alanlarda, IŞİD sonrası........

© Bianet