Kadına şiddet ve susma hâli
Geçtiğimiz günlerde bir vekil açıklamıştı; kadına yönelik ölümlü şiddet vakalarında Diyarbakır üçüncü sıradaymış. Oysa ne çok övünür Diyarbakır; şehrin bir “ana tanrıça” şehri olmaklığıyla. Ya da bölgede kadınların gündelik hayatta sokakta en rahat şehir olmaklığıyla.
Gün geçmiyor ki sosyal medyada, basında katledilen kadınlar ve failleri olan erkeklerin fiilleriyle karşılaşmayalım.
Yazarı olduğum bianet portalı her gün bu genel durumu haber yaparak diyor ki; “Kadınlar hemen her gün cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğruyor, yaygın medya da bu taciz, tecavüz, şiddet haberlerini sıradan vakalar olarak sayfalarına taşıyor.” bianet’in, adına “Erkek Şiddeti Çetelesi” dediği kayda göre 2025’in ilk yedi ayında 177 kadın, erkek şiddetine uğrayarak öldürülmüş.
E, bunun sıralamasında da üçüncüymüş işte Diyarbakır…
Demek ki neymiş; öyle dronlarla yukarıdan çekimler yapıp sonra da “Türkiye’nin en iyi kent planına sahip” ilk beşten ikincisi olmakla övünç yetmiyor.
Diyarbakır Surları ve Suriçi ile birlikte on yıldır UNESCO’nun tarihi ve kültürel miras kalıcı listesinde yer alan bir şehir olmakla övünmek de yetmiyor.
Doğu’daki en son ve en orijinal mitra tapınağının içinde yer aldığı eski bir Asur ve Roma kale şehri Zerzevan kalesinin UNESCO’nun tarihi ve kültürel miras geçici listesinden yer alıyorken kalıcı liste adayı olması da yetmiyor.
Elbette bu “yetmeme” ve “övünç duyma” hallerinin içine camileri, kiliseleri, surları ve daha şehre dair çokça değeri katmak ve saymak da mümkün! Ama gereği yok tabii ki!
Çünkü övünülecek önemli kadim tarihi ve kültürel değerler bir tek şeyle taçlanır: O da insandır tabii ki! Boşuna mı ozan “Benim kâbem insandır” demiş. Yaşamın kaynağı ve taşıyıcısı da kadınlardır.
Kürdün, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun adeta siyasal-toplumsal-kültürel-entelektüel kâbesi olarak genel kabul gören ve “Amed” deyip taçlandırılan şehrinde genel bir kent ve coğrafya mutabakatıyla kadına yönelik ölümlü şiddette “derece” ile anılmak her birimizi ve örgütlü kurumlarımızı rahatsız edip harekete geçirmiyorsa; yok mu ters giden bir şeyler sizce de!
Öyle elde kimlikle “ez nasname yê xwe dixwazim” demekle, “anadilim kamusal alanda mutlaka kullanılacak yasal düzenlemeye muhtaç” deyip! Sonra da evde, işyerinde, sokakta kadınların katledilmesine sessiz kalmakla, ya da yeterince ses çıkarmamakla olmuyor maalesef…
Belki bunca açık ve sert yazmam birilerini rahatsız edecek biliyorum. Ama etsin elbette. Rahatsız hem de çok rahatsız olunsun diye yazıyorum zaten.
Önceki gün sohbet ettiğim iki Kürt kadın siyasetçi-aktivist çok üzgündüler. “Kentin tarihi, kültürü, yaşam alanları üzerine yazıyorsunuz. Bunlar elbette bizim için çok çok kıymetli. Ama bir de bu kadın cinayetleri var. Ve bu sorunu gündeme taşımak sadece kadınların ve kadın örgütlerinin sorunu olmamalı…” dediler. Çok haklıydılar tabii ki.
Kimileri rahat koltuğunda, makamında oturur işini, siyasetini yaparken! Akşam döşeğinde rahat rahat uyurken. Kimileri de kendilerine adeta tanrısal eril bir hakmış gibi saydığı gücüyle karısını, sevgilisini öldürüyor ve sonra da “pişmanım” falan filan diyerek az cezalarla tekrar toplum içine aramıza karışıyor.
Evet, demokratik ve elbette hakkaniyetli bir Barış hepimizin talebi. Ama sivil toplumculuğuyla bunca övünen kent platformları, bileşenlerinedir sözüm, daha güçlü ve gür bir sese ihtiyaç var. Bilmem farkındalar mı?
Ayrıca “çözüm” için komisyon kuran partilerin kentteki güçlü temsili yapılarının da bir araya gelerek devletin güvenlik kurumlarını da daha duyarlı davranmaya davet ederek bir mutabakata ihtiyaç var.
Sözüm budur, kimi sözler gibi özür niyetine hani “sözüm meclisten dışarı” denir ya! Değil; SÖZÜM MECLİSTEN İÇERİ’dir…”Meclis” de şehrin seçilmiş tüm organları (STK’ler dahil) ve atanmışlardır… (ŞD/TY)
"Bu burs olmasaydı belki okulumu yarıda bırakmak zorunda kalacaktım."
Roman bir gencin bu sözleri, Türkiye’de Roman öğrencilere yönelik uygulanan tek burs programının hayatlarda yarattığı farkı en iyi şekilde özetliyor. Bu proje, bazı öğrenciler için okula devam etmenin, bazıları içinse hedeflerine ulaşmanın ve geleceğe tutunmanın tek yolu.
Sıfır Ayrımcılık Derneği tarafından yürütülen “Batı Balkanlar ve Türkiye'deki Roman Öğrenciler için Eğitim Desteğinin ve Fırsatlarının Artırılması Projesi” kapsamında bugüne kadar 180 Roman öğrenciye burs, mentörlük ve eğitim desteği sağladı. Gençlerin ifadesiyle bu destek “hayallere giden yolda bir umut ışığı” oldu.
Türkiye’de sosyal dışlanma ve derin yoksullukla mücadele eden grupların başında Romanlar geliyor. Bu koşullar gençler üzerinde derin izler bırakıyor.
Roman gençler, hem genç olmanın getirdiği zorluklarla hem de kimliklerinden kaynaklanan ayrımcılıkla aynı anda mücadele ediyor. Ailelerinden miras kalan yoksulluk ve dışlanma, eğitim ve istihdam gibi temel alanlarda ciddi engeller yaratıyor.
Eğitime erişim, karşılaşılan en büyük sorunlardan biri. Roman topluluğu içinde okullaşma oranı düşük, okul terk ve devamsızlık oranları ise oldukça yüksek. Bunun başlıca nedenleri arasında erken yaşta evlilikler, çocuk işçiliği, ailelerin eğitim masraflarını karşılamakta zorlanması, yetersiz barınma ve beslenme koşulları ile okullarda karşılaşılan ayrımcı tutumlar yer alıyor. Tüm bu nedenlerle lise ve yükseköğretime devam eden Roman genç sayısı oldukça düşük kalıyor.
Covid-19 pandemisi ve depremler, bu zorlukları daha da artırdı. Pandemi döneminde İnternet, bilgisayar ve akıllı telefon gibi uzaktan eğitime erişim için gerekli araçlardan yoksun olan gençler, büyük oranda eğitime erişemedi ve eğitimden kopuşlar yaşandı. 2023 Şubat’ında Kahramanmaraş’ta yaşanan büyük depremler de bölgedeki Roman topluluklarını derinden etkiledi; birçok genç okulu bırakmak zorunda kaldı.
Bu tablo, Roman gençlerin eğitim hakkına ulaşabilmesi için özel destek ve burs programlarının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin, Avrupa Birliği (AB) ve Roma Education Fund (REF) desteğiyle yürüttüğü “Batı Balkanlar ve Türkiye'deki Roman Öğrenciler için Eğitim Desteğinin ve Fırsatlarının Artırılması Projesi”, Türkiye’de Roman gençlere yönelik verilen tek kapsamlı destek programı olma özelliği taşıyor.
Proje, lise ve üniversite düzeyinde eğitim gören Roman öğrencilerin maddi zorluklarını hafifletmeyi, okul başarılarını artırmayı ve istihdama geçişlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. Bursun yanı sıra mentörlük, çeşitli eğitimler ve kariyer planlama çalışmalarıyla gençlerin akademik ve kişisel gelişimleri destekleniyor.
Her yıl 30 üniversite ve 60 lise öğrencisine sağlanan burs, mentörlük ve eğitim desteği, toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilerek veriliyor. Üniversite öğrencilerine Türkiye genelinde, lise öğrencilerine ise Edirne, İstanbul, İzmir ve Hatay’da destek sunuluyor. Böylece Roman gençler, eğitimdeki engelleri aşarak toplumsal hayata daha güçlü bir şekilde katılabiliyor.
Aldıkları destekle güçlenen Roman gençler, hayatlarına yön veren hedeflerine ulaşmak için kararlılıkla mücadele ediyor. Kimi doktor olmayı amaçlıyor, kimi yazılım dünyasında iz bırakmayı istiyor, kimi ise öğretmenlik için çabalıyor.
Lise öğrencilerinin ortak amacı, üniversite okuyup iyi bir meslek sahibi olmak. Yoksulluk ve ayrımcılık döngüsünü kırmak isteyen bu gençler için tek çare eğitim:
“Tıp fakültesi bitirmek ve mahallemizde başarılı olan sayılı insanlardan biri olmak istiyorum. Ailemden bana kalacak pek bir şey olmadığı için tek çarem okumak.” - Baran, lise öğrencisi
*“Fakir mahallemizde çoğu kişi okula gitmezken, ben tarih öğretmeni olma hayaliyle eğitimime devam ediyorum. Akademik başarı elde edip, iyi bir meslek sahibi olmak için çabalıyorum.” - Çetin, lise öğrencisi
Üniversitede öğrenim gören Roman gençler ise okullarını tamamlayıp mesleklerinde fark yaratmayı amaçlıyor. Roman genç kadınlar ise gelecek kuşaklara örnek olmak ve kendi topluluklarında var olan döngüyü kırmayı hedefliyor:
*“Başarılı bir yazılımcı olarak büyük projelerde yer almak ve kendi alanımda fark yaratmak istiyorum.” - Hakkı, üniversite öğrencisi
*“Biz Domlarda okuyan kız öğrenci çok azdır. Çoğu, erken yaşta evleniyor. Aramızdan belki birkaç kişi bu döngüyü kırıp, başka bir hayatın mümkün olduğunu gösterebiliyor. Dilerim ben de onlardan biri olabilirim.” - Dicle, üniversite öğrencisi
Roman gençlerin azmi kadar, hedeflerini gerçekleştirmelerinde bu projenin önemi de büyük. Çünkü bu destek, onların eğitim yolculuğunda karşılaştıkları maddi ve manevi engelleri aşmalarına yardımcı oluyor.
Ders kitaplarından ulaşım masraflarına, barınmadan sınav ücretlerine kadar pek çok gider, çoğu aile için ağır bir yük. Bu burs sayesinde gençler, çalışmak zorunda kalmadan eğitimlerine devam edebiliyor.
Lise öğrenimine devam eden bursiyerler, projenin kendileri için yalnızca ekonomik destek değil, aynı zamanda hayallerine giden yolda güçlü bir motivasyon kaynağı olduğunu vurguluyor:
*“Burs, yalnızca maddi destek olmanın ötesinde hayallerimi gerçekleştirmemde önemli bir güç kaynağı oldu. Maddi endişelerden uzaklaşıp hedeflerimde ilerlememi sağlayan motivasyonu verdi.” - Miray, lise öğrencisi
*“Bu burs benim için çok değerli. Ders planımı yaparken ve ihtiyaç duyduğum materyalleri alırken........© Bianet
