menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

4-6 Eylül’de Karaburun’da

17 1
21.08.2025

Başlıktaki tarih ve yer adı Karaburun Bilim Kongresi’nin bu yıl “Savaş” ana başlığında yapılacak olan on dokuzuncusuna davet için. Davetin gerekçesini yalnızca konunun önemi ve güncelliği değil, aynı zamanda Kongre’nin kurumsal yapısı ve yöntemi de oluşturuyor. Bunlardan her birinin ayrı ayrı; ancak birlikte bulunabilmesi yıllara dayanan kolektif bir emek sürecinin, kararlılığın ve ısrarın sonucu.

O zamanlar, Eğitim Sen İzmir 3 No’lu (üniversite çalışanları) Şubesi’nde örgütlü bir grup genç akademisyenin başlangıç adımını atmasıyla, Kongre’nin ilki 8-10 Eylül 2006 tarihlerinde “Bilim ve İktidar”, ikincisi ise 2007 yılında “Bilimsel Üretim Süreci: Toplumsal ve Kurumsal Biçimleri” ana başlığında Karaburun’da yapılmıştı. 2006 yılından bu yana sadece COVID-19 pandemisinin başlangıç yılı olan 2020’de “yasaklar” nedeniyle yapılamadı, üçü dışında tümü Karaburun’da gerçekleştirildi. İlkinden bugüne değin çok sayıda arkadaşımız Kongre’ye emek verdi, özverili ve kolektif faaliyetin bir parçası oldu. Halen bir bölümüyle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye koşullarında kolektif bir faaliyetin 20 yıl gibi bir zamandır aynı amaç ve hedefle gerçekleşmesi ve kurumsallaşması sık görülen bir durum değil. Ancak, Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu’nda yer alan büyük çoğunluğu Barış Akademisyeni ve/veya sendika aktivisti olan arkadaşlarımızın kişisel özverileriyle, demokratik kitle örgütlerinin ve İzmir Büyükşehir ile Karaburun Belediyeleri’nin desteğiyle birlikte, Karaburun halkının sahiplenmesiyle kurumsallaşmayı başarabildi.

Kongre’nin her yıl yenilenen ana konuları ve onların alt konularını tartıştıran, var eden oturumlar, esasen Düzenleme Kurulu’nun “akademi” tanımından diğer bir ifadeyle, “akademi”ye biçtiği yer ve rol ile oradan köken alan “nasıl bir akademi” sorusuna verdiği yanıttan, kullandığı “yöntem”in belirleyiciliğinde yürütülen tartışmalarla ortaya çıkıyor. Bunun da birinci ögesini “akademinin-akademisyenin toplumsal sorumluluğu” oluşturuyor. Böylesi bir tutum alış, akademide üretilecek bilimsel bilginin yalnızca “bilgi üretmek için değil”, esasen toplumsal ilişkileri çözümleyen, emekçi sınıfı için geliştirmeye çalışan bir yaklaşımla belirlenmesini de beraberinde getiriyor.

Kongre, böylesi bir amaç ve hedefle üretilmiş bilimsel bilgiyi, “kuramı” toplumsal yarar ve dönüşüm için tek başına yeterli olamayacağından hareketle, “deneyimlerden-eylemlerden” süzülüp gelen “sokağın bilgisi”nin de önemini bilen, kavrayan ve her bir ana başlık altında kuram ile buluşturmaya çalışarak gerçekleştirildi. Böylece Karaburun Bilim Kongresi, yıllar içinde akademinin toplumsal sorumluluğunun, kuram ile eylemin birbirini beslediği, tamamlayabildiği kolektif üretim alanına dönüştü. Kongre ana konuları tartışılırken her bir oturumda bilim ile siyaset ayrılmaz bir ikili olarak “bilinmeyenin bilinmesi”ni, “görül(e)meyen, alta yatanın-neden(ler)in görülmesi”nin vazgeçilmez yöntemi oldu.

Böyle olduğu için de Karaburun Bilim Kongresi akademik kadronun çoğunluğu gençler olmak üzere, her kademesinin, akademi dışındaki araştırmacıların, bilim insanlarının, siyasetçilerin, kadınların, öğrencilerin, sosyalistlerin, Kürtlerin, Ermenilerin, LGBTİ ’ların, işçilerin, köylülerin, çiftçilerin, engellilerin, Alevilerin, mütedeyyinlerin, ekolojistlerin vd. bir arada olabildiği; birbirini dinleyebildiği, tartışabildiği, yeri geldiğinde empati yapabildiği kurumsal bir mekân, bilimsel, akademik bir faaliyet oldu. Düzenleme Kurulu, Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında 4-6 Eylül........

© Bianet