Akran zorbalığında gerçek fail kim?
Arkadaş grubunun yanı sıra dijital ortamda akran zorbalığına maruz kalan çocuğun yaşadığı “akran zorbalığı” Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) doğrudan suç olarak yer almasa da "şantaj", "tehdit" ve "kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi" gibi maddeler, hukuki sürecin başlatılması durumunda mağdurun haklarını güvence altına alıyor.
Ancak tekil olayların ötesinde “akran zorbalığı” kavramı ve örnekleri geçmiş yıllara göre günümüzde daha görünür ve yoğun ölçekli yaşanıyor. UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Hukuk Müşaviri Av. Yeşim Aydın Sağra, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte akran zorbalığını bianet’e anlattı.
Sağra bu konunun geçmiş yıllara göre oranla daha görünür hale gelmiş olmasını toplumsal bilinçlenme, teknolojinin gelişimi ve hukuki düzenlemelerin etkisine dayandırdı:
“Eskiden “çocukların kendi aralarındaki anlaşmazlıkları” şeklinde yorumlanan bu davranış biçimleri artık pedagojik, psikolojik ve hukuki sonuçları olan ciddi eylemler olarak kabul edilmektedir. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte zorbalık vakalarının görünürlüğü artmış, mağduriyetler sadece okul sınırları içinde kalmamış, dijital ortamlarda ifşa edilerek kamuoyunun gündemine taşınmıştır.”
Görünürlüğün artmasının hukukun müdahale alanını genişlettiğine de dikkat çeken Sağra, bu davranışın ortaya çıkışına bütünsel bir yaklaşımla bakılması gerektiğini şu sözlerle ifade etti.
“Çocuklarda zorbalık davranışının ortaya çıkışı bireysel özellikler kadar aile ve çevre koşullarıyla da doğrudan bağlantılıdır. Empati yoksunluğu, öfke kontrolü zafiyetleri veya güç elde etme isteği gibi bireysel faktörler kadar, aile içi şiddet, ebeveyn ilgisizliği ya da olumsuz ebeveyn tutumları bu davranışların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.”
Çocuklarda, fiziksel, psikolojik veya siber yöntemlerle açığa çıkan bu davranışın tek başına çocuk ile değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Sağra kendilerine ulaşan veriler ve örnekler ışığında “akran zorbalığının özellikle ortaokul çağındaki çocuklarda yaygın olduğunu, en çok sözel ve siber zorbalık biçiminde gerçekleştiğini” söyledi.
Bu konunun yalnızca pedagojik bir mesele değil, aynı zamanda kamusal bir sorumluluk olduğuna dikkat çeken Sağra, sözlerine şöyle devam etti:
“Akran zorbalığı aile ve toplum yapısından azade düşünülemez. Çocukların davranış kalıpları, içinde bulundukları aile düzeni ve toplumsal değerlerle şekillenmektedir. Nitekim Türk hukuk düzeninde de aile, çocuğun gelişiminde asli sorumlu kabul edilmiş; devlet ise Anayasa’nın 41. ve 61. maddeleri uyarınca çocuğun korunmasında tamamlayıcı bir rol üstlenmiştir. Aile, okul ve devletin eşgüdüm içinde sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir.”
Çocuğun yalnızca fail ya da mağdur olarak değil, aynı zamanda korunması gereken birey olarak ele alınması gerektiğini de belirten Sağra “Hukuk, hem çocukların üstün yararını........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d