Bolivya’da sol iktidar sona seriyor: Darbeciler hesap sorabilir
Latin Amerika ülkesi Bolivya, uzun yıllardır sol bir hükümet ile yönetiliyor. Ancak geçtiğimiz hafta yapılan seçimlerle birlikte 20 yıllık sol iktidarın sonuna gelindi. Seçimlerin ikinci turunda yarış, iki sağ aday arasında yaşanacak.
Sosyalizme Doğru Hareket Partisi (MAS) bu seçimlerde yüzde 3 gibi bir oy alarak sadece hükümeti kaybetmedi, aynı zamanda siyaset sahnesinden silinme ile karşı karşıya kaldı. Partinin yaşadığı bu düşüş ise iç çatışmaya işaret ediyor. Ülkenin eski Devlet Başkanı Evo Morales, yeniden aday olamadığı seçimlerde taraftarlarına ‘geçersiz oy çağrısı’ yaptı. Seçmenlerin yüzde 25’lik kesmi geçersiz oy ile Morales’e desteğini gösterse de ülkede geleceği neoliberal politikalarda ortaklaşan adayların belirleyeceği bir gerçek.
Peki bu ‘düşüşün’ arkasında ne var? İç çatışmaların kaynağı ne? Siyasi kırılma ile Bolivya’nın yaşadığı ekonomik arasındaki ilişki ne? Yeraltı zenginlikleri ile gündeme gelen Bolivya’nın neoliberal geleceği ne anlam ifade ediyor? Morales döneminin hangi ‘kazanımları’ kaybedilebilir?
Latin Amerika üzerine çalışan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Ertan Erol ile konuştuk...
Bolivya’da MAS, güçlü ve militan bir tabana sahipti -en azından dışarıdan görünen buydu. Evo Morales’e karşı yapılan 2019 darbesinde ve ardından yaşanan süreçte bu desteği görmüştük. 2020 seçimlerinde parti Morales’in aday olamamasına rağmen seçimi ilk turda kazanmıştı. Bugüne geldiğimizde değişimin altında yatan nedenler ne olabilir?
Son iki senedir Bolivya çok büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya. Bu krizin temel sebeplerinden birisi de Morales ile [2020’de Morales’in desteğiyle seçimi kazanan mevcut Bolivya Devlet Başkanı Luis] Arce arasındaki ayrım. O ayrıma biraz bakmak gerekirse şöyle bir mesele var, 2019'da Morales üçüncü kez anayasaya biraz da aykırı biçimde aday olduğu zaman MAS içerisinden de Morales'e karşı bazı tepkiler vardı. Arce bunlardan biri değildi. Arce, Morales'in güvendiği insanlardan birisiydi. En azından ekonomik olarak bir teknokrat aslında bakarsanız.
Darbe olduktan sonra çok kritik bir süreç yaşandı. Morales'in Meksika sayesinde kaçabilmesi o darbeyi biraz akamete uğrattı denilebilir. Onun en temel ayaklarından birisi de aslında Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) idi. OAS, seçimlerde hile karıştırıldığını iddia etti. Ama daha sonra bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Yani Morales'e tepki olsa dahi Morales aslında o seçimleri kazandı.
Darbe meselesi bittikten sonra, seçimlere gidildikten sonra, Morales'in kendi aday gösterdiği Arce seçildikten sonra Morales tabii ki ülkeye döndü. Şimdi burada şöyle bir problem var: Birisi yeni seçilmiş başkan, ötekisi de eski başkan seçilmiş, ne kadar eleştirilse dahi darbeyle görevinden edilmiş ve 2006'dan beri ülkeyi yöneten biraz da efsanevi ve kendi kitlesi çok kuvvetli olan bir başkan. Özellikle koka yaprağı üreten çiftçiler arasında ve o sendikalar arasında, madenciler arasında çok desteklenen bir başkan. Şimdi hal böyle olunca bir iki başlılık ortaya çıktı ve yavaş yavaş bu iki başlılık Kongre’ye de kendisini yansıttı. Bunun hiçbir ideolojik arka planı yok...
Yani Arce aslında seçilmiş başkan olarak, bir önceki seçilmiş başkanın siyasi meselelere müdahale etmemesini talep ediyordu ama Morales de sürekli olarak üstten bir biçimde kendisinin aslında ‘asıl seçilmiş başkan’ ve ‘darbeyle göre uzaklaştırılmış başkan’ olduğunu iddia ediyordu -ki doğru olan bu zaten. Bu, Kongre’de bir ayrım yarattı. Kongre’de MAS çoğunluğa sahipti ama bir kısmı Arce’ci oldu, bir kısım Moralesçi oldu.
Peki bunun gittiği nokta ne oldu? Ekonomik kriz. Çünkü doğalgaz ya da petrol alında bir kriz yaşandı. Tabii doğalgaz üretilen dönemde önemli ölçüde rezerv biriktirilebilmişti. Doğalgaz ve emtia fiyatları çok yüksekken. Şimdi o kadar yüksek değil o fiyatlar ve bu da bir problem tabii ki.
Birçok üründe sübvansiyon var. Petrol bunlardan birisi. Bu sübvansiyonlar Bolivya'daki Merkez Bankası'nın dolar rezervlerini eritti ve Bolivya son iki senedir petrol almakta zorlanıyor. Bu son bir sene içerisinde ikiye bölünen Kongre’de, dış borca gidilmesi onayı da alınamıyor. Moralesçiler MAS’tan olmalarına rağmen bunu veto ediyorlar. Böyle bir kilit durumu ortaya çıktı ve ülkede ekonomi durma noktasına geldi. Petrol sıkıntısı baş gösterdi. Bu yaklaşık bir-bir buçuk senedir var. Bolivya dağlık bir ülke olduğu için tren sistemi yok. Her şey kamyonla taşınıyor. Hal böyle olunca tabii ki birçok maddede sorun yaşandı. Hatta sübvansiyon olduğu için kimileri çevre ülkelerden, Bolivya'nın parası da çok değer kaybettiği için, bu sübvanse edilen malları alıp kaçakçılık yapmaya başladı. Yani ekonomik olarak çok büyük bir sıkıntı ortaya çıktı.
Kentliler özellikle Arce ve Morales’i eleştiriyorlar. Aslında bakarsanız MAS’ı eleştiriyorlar. 2019'daki seçimlerde evet bir eleştiri vardı; ama ekonomik olarak bunun bir karşılığı yoktu. Bu, sadece “Demokratik süreçler niye işletilmiyor” gibi bir eleştiriydi. Ama artık kentliler açısından çok büyük bir eleştiri var: “Niye bu ülkede ekonomik sıkıntı bu kadar derin biçimde yaşanıyor?”, “Birçok tüketim maddesinde ve petrolde sıkıntı yaşanıyor?”... MASçıların kendi arasındaki iktidar kavgasından dolayı. Bu açıdan aslında çok büyük bir ceza verildi ki, bu üç sene önce tahayyül edilebilecek bir şey değildi. Çünkü baktığınızda Bolivya en istikrarlı sol hükümetlerden biriydi.
Hem ‘kaybedeni’ hem ‘kazananı’ konuşmak gerekirse Bolivya’nın geleceğinde sağ ve aşırı sağ partilerin ciddi bir etki alanı kazandığını görüyoruz. Morales ise geçersiz oy çağrısı ile ağırlığını koyma çabası içinde. Bize biraz bu siyasi aktörleri açıklayabilir misiniz? Hangi çıkar grupları, hangi toplumsal kesimler, bugün Bolivya siyasetinde dün olduğundan daha güçlü?
Adaylardan birisi ultra-neoliberal. Öteki de yine öyle; ama diktatörlük döneminde başkan yardımcılığı yapmış bir kişi. Bu nedenle de Bolivya, 90'lar siyasetine geri dönecek düşüncesi var. Bu, şu an tabii ki demokratik bir mekanizma........
© Bianet
