menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kendimizi keşfetmeye dair bir yolculuk: “Benim mi şimdi bu kanatlar?”

10 0
08.11.2025

Bazen kendi gücümüzün farkına varamayız. Bunun birçok nedeni olabilir elbette. Aile, okul, arkadaşlar, yaşanmışlıklar… Bu gücü keşfetme yolculuğunda bazen bir arkadaş, bazen bir film, bazen de bir kitap eşlik eder. Hele ki bu bir çocuk kitabıysa, aslında her zaman bize eşlik eden çocukluğumuza kadar giden bir yolculuk başlar. Çünkü çocuk kitapları yalnızca bize bir hikâye anlatmaz. Aynı zamanda zihinsel dünyamıza girer ve dünyaya bakışımızı şekillendirir. Bu yüzden de ustaca yazılan her satır, içimizdeki çocuğu bugüne davet eder.

İşte beni bu yolcuğa çıkaran kitaplardan biri var elimde. Özlem Ateş’in Zizi Çocuk etiketiyle yayımlanan “Benim mi Şimdi Bu Kanatlar?” isimli kitabı. Metin, kanatları olmadığı için uçamadığını zanneden bir kuşun aslında kanatları olduğunu ve uçabildiğini nasıl keşfettiğini anlatıyor. Sıcacık, kıpır kıpır bu hikâye, “Ben de yapabilirim” inancının edebiyatla nasıl somutlanabileceğini ustalıkla gösteriyor.

Hikâyede anlatıcının “kanatlarım yok” diyerek kendini tanımlaması, aslında sadece somut bir durumu değil, “uçma-özgürlük” metaforu üzerinden içsel bir hali ifade ediyor. Uçamadığını zanneden Özgürkanat’ın kendisini tanıma ve nihayetinde “ben de uçabilirim” deme sürecini didaktik öğelerden uzak, akıcı, mizahi anlatımıyla sunan Özlem Ateş, çocuk edebiyatı için dikkatlerden kaçmayacak bir yapıt sunuyor. Ayrıca, “Ben kimim? Kanatlarım var mıydı?” gibi sorulara cevap ararken “öz bilinç” ve “kendi gücünü keşfetme” gibi katmanlı, etkileyici bir anlatımla okurların da kendilerini sorgulamalarına kapı aralıyor.

Kitapta birbirinden renkli karakterlerle tanışıyoruz: Özgürkanat, Maviş, Kadifekanat, Tiktak, Kartopu ve Doktor Hımhım… Yazarın karakterleri yaratmadaki başarısı gözlerden kaçmıyor. Öyle ki kitap bittiğinde de her karakter bizimle yaşamaya devam ediyor. Her biri bizleri hem düşündürüyor hem de eğlendiriyor.

Özlem Ateş’in usta kurgusuna çizimleriyle hayat veren çizer Berna Yangı’ndan bahsetmemek haksızlık olur. Karakterleri çizimleriyle okura hissettiren Yangın, anlatıma uygun görsel uyumla kitapta çok güzel bir ritim oluşturuyor.

Ezcümle henüz çiçeği burnunda bir yayınevi olan Zizi Çocuk’tan çıkan bu kitabın anlatımında samimiyet ve sadelik ağır basarken, bir yandan da daha derin psikolojik katmanlar açığa çıkıyor. Her birimizin kalbine bir soru işareti bırakıyor kitap. Çünkü her birimizin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir şeyler olabilir. Belki aynayı kendimize tutmanın zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?

“Kim bilir neler var
Şu bulutun
Şu dağın
Şu tepenin ardında”

Evet kim bilir neler var, kendimizi bulma yolculuğunda!

Her daim eşlikçiniz çocuk kitapları olsun.

(GE/HA)

Sağlamcılığın en temel özelliklerinden biri de engelli kişiyi yok saymaktır. Bu klasik bir yok sayma değildir. Sağlamcı kişi karşısındaki engelliyi olduğu gibi değil de kendi zihninde şekillendirdiği gibi değerlendirir.

Sağlamcılık konusuna hakim olanlar belki bu girişi tebessümle karşılayabilir. Zira sağlamcılığın yok sayma niteliğini herkes bilir. Fakat bu niteliği ayrıca irdelememiz gereken nokta bunun klasik bir yok sayma olmaması.

Zira sağlamcılar “bilmiyordum” bahanesini çok sever. Gerçekten bilgisizlikten ayrımcılık yapabilir ama bilmemek kullanışlı bir bahane olduğu için onun arkasına da sığına bilir.

Kalabalık bir ortamdasınız. Ortama biri dahil olur. Tüm eller sıkılır ama bir el hariç. Çünkü zaten o bir kişi........

© Bianet